Dünya devletleri, karbon salımlarını azaltmakta ayak süre dursun, neredeyse her ay yeni bir rekor kırılan atmosferdeki karbon yoğunluğunu sınırlamak adına, doğal bir bariyer görevi gören ormanlarımızı günbegün kaybediyoruz. Yangınlar, bir yanıyla karbon yutak alanı olan ormanlarımızı yakıp geçiyor, öteki taraftan kirli hava döngüsüne yeni bir devir ekliyor.

Hazırladığımız uydu görüntüleriyle, yangınların neden olduğu toksik havanın güney kıyılarımızdan Akdeniz’in karşı tarafına doğru sürüklendiğini görmüştük. Bu bir nebze de olsa diğer şehirlerimiz için iyi haberdi. Fakat, MGM’nin toz taşınımı uyarısı tehlikenin hala uzak olmadığını gösterdi. Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Aydın ve Manisa her yıl düzenli olarak Afrika’dan taşınan toz bulutları ve orman yangınlarının getirdiği kirli hava baskısı altında kalıyor.

Copernicus Atmosfer İzleme Servisi Sentinel-5 AER-AI Uydusu
4-5-6 Ağustos 2021
Kuzey Afrika ve Yunanistan’dan Ege kıyılarına taşınan partikül maddele

Copernicus Atmosfer İzleme Servisi’nin hazırladığı CAMS partikül dağılım tahminleri ise küresel bir krizin, insanlığı nasıl köşeye sıkıştırabileceğinin adeta bir kanıtı! Tahminler 5 Ağustos itibarıyla biomass (biyokütle) yanması kaynaklı partikül kirliliğinin, ülkemizin batı kıyılarını vurduğunu gösteriyor. Biomass kabaca bitki, ağaç vb materyallerin yakıt gibi kullanılması anlamına geliyor. Hatta, Avrupa’da enerji dönüşümünü, termik santrallerini yakıt ihtiyacını kömür yerine biomasse çeviren korkunç bir yaklaşım da mevcut. Yani, Yunanistan’daki orman yangınlarının zehirini, MGM uyarısında da belirtildiği gibi Çanakkale, İzmir, Balıkesir ve hatta İstanbul’da, bizim de soluduğumuz bir ihtimali doğuruyor. Projeksiyondaki görüntüleri biraz ileri sardığımız zaman, Güney’de Muğla ve Antalya kökenli yangınlardaki salımların, değişen meteorolojik koşullarla birlikte, ülkenin kuzeyine doğru yöneldiğini gösteriyor.

Biyokütle Yanması Sonucu Açığa Çıkan Partikül Dağılımı Tahminleri
5-6 Ağustos 2021
Kaynak: Copernicus Atmosfer İzleme Servisi CAMS Tahminleri

Bu noktada, taşınan kirliliğin atmosferle mi sınırlı olduğunu yoksa yeryüzü seviyesine mi etki yaptığını anlamak için hava kalitesi ölçüm istasyonların verilerine danışmak gerekir. Mesela, uyarı kapsamında olan Çanakkale’de toplam 5 istasyon bulunuyor. Partikül Madde 10 seviyelerine 5-6 Ağustos tarihlerinde göz attığımız zaman, ölçüm yapan istasyonlarda, minumum 12 maksimum 50 mikrogram arasında değişen bir artış görünüyor. Şehirdeki bütün istasyonların söz konusu taşınımların olduğu dönemde, farklı seviyelerde yükselme trendine girmiş olması, kirliliğin sadece atmosferle sınırlı kalmadığına dair bir izlenim verebilir.

Çanakkale’deki benzer bir yükseliş trendini, MGM’nin uyarı kapsamındaki bir diğer şehir olan Balıkesir’de de görmek mümkün. Burada, PM 10 için kurulu 5 istasyon kirliliği takip ediyor. Aynı zaman aralığında, PM 10 istasyonlarının hepsi bize minimum 22, maksimum ise 51 mikrogramlık bir artış olduğunu gösteriyor.

Partikül madde kirliliği farklı boyutlarda ortaya çıkıyor ve pek çok sağlık riskini de beraberinde getiriyor. Yangın bölgelerinde ise riskin boyutunu kelimelerle tarif etmek mümkün değil. Bakanlığın verilerine göre, 7 Temmuz sabah saat 3 sularında, Aydın’daki PM 10 kirliliği 1234,0 mikrogram gibi inanılmaz seviyelere çıktı. Çek Cumhuriyeti merkezli özel bir meteoroloji firmasının verileri ise Muğla civarında PM 2.5 seviyesinin 412 mikrogram seviyelerine çıktığı noktalar olduğunu da gösteriyor. Haritada kirliliğin yükseldiği bölgelerin, yangının genişleme alanıyla paralel gittiğini görebiliyoruz.

6-7 Ağustos 2021, Muğla Partikül Madde 2.5 Kirlilik Haritası
Kaynak:
Ventusky aracılığıyla Almanya Meteoroloji Servisi ve Birleşik Devletler Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi

Birleşik Devletler’de 27 farklı topluluk üzerinde yapılan gözlemler, günlük 10 mikrogramlık bir PM 2.5 artışında, hava kirliliği temelli ölüm riskinin % 1.21 yükseldiğini ortaya koymuştu. Bütün bir hafta boyunca,yangın bölgelerindeki ardışık günler, ardışık saatler arasında 100’lerle 1000’lerle ifade edilen artış parametreleri, tehlike sınırlarını zorluyor. Bu da Tabipler Odası’nın hava kirliliği konusundakine tavsiyelerine her zamankinden daha fazla kulak vermemiz gerektiğini anlatıyor. Eğer dumanlardan kaçamıyorsanız, aşağıdaki adımlar sağlığınız için çok önemli, daha fazlası TTB’nin hazırladığı bilgi notunda, burada!

TTB’nin önerileri:

  • Kapalı devre solunum cihazınız yoksa, seçtiğiniz maskenin filtre sistemi oldukça kritik. Toz maskelerinin yeterli olmadığını bilerek, N-95 ve P-100 tipi maskeleri tercih edin.
  • Eviniz dumanlara çok yakın ise kendinize bir temiz oda oluşturun ve izole bir yaşam alanı kurgulayın.
  • Kurduğunuz temiz odanın havasını kirletecek cihaz ve faaliyetlerden kaçının.
  • Tahliye durumu söz konusu değilse, evde kalın.
  • Tahliye planı yaparken, zorunlu ilaçlarınızın stoklarına göre zaman yönetimini unutmayın ve ihtiyacınız olacak resmi ve mali belgelerle çıkış rotanızı tanımlayın.
  • Uzun süre araç yolculuğunda bulunmayın, dumanlı bir bölgeden geçerken hızınızı düşürün ve camlarınızı kapatın.

Gökhan Ersoy
İklim ve Enerji Proje Sorumlusu

Türkiye’nin Canlarını Yaşatalım

Hepimizi derinden üzen, tarihimizin en büyük yangın felaketi için kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlarımız ile birlikte ülkece büyük bir mücadele içindeyiz.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) olarak yangından etkilenen bölgelerde yangın söndürme çalışmalarına destek vermek ve yaban hayatının yaralarını sarmak için çalışmalarımıza durmaksızın devam ediyoruz.

T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın vakfımıza verdiği izin ve Muğla Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile yangın söndürme çalışmalarına destek olmak üzere, yüksek kapasiteli bir helikopterin ülkemize gelmesine öncülük ettik. Bunun yanı sıra ilk günden bu yana bölgedeki Veteriner Hekimler Odaları ve belediyelerimizin Veteriner İşleri Müdürlükleri ile irtibat halinde ihtiyaç duyulan malzemeleri bölgeye ulaştırmak için ilk yardım kitleri oluşturduk ve bölgeye gönderdik. Şimdi de yangın sonrası yaban hayatı arama kurtarma ekiplerinin ihtiyacı olacak malzemelerden oluşan kitler hazırlıyoruz, en kısa sürede bölgeye ileteceğiz.

İlerleyen dönemde yangın sonrası rehabilitasyon çalışmalarına destek vereceğiz ve afet durumları için yaban hayatı ilk yardım ve rehabilitasyonu için kapasitemizi güçlendireceğiz. Orman yangınları ile mücadele, yaban hayatı ilk yardım ve rehabilitasyon çalışmalarımız için başlattığımız Orman Yangınları Acil Eylem Fonu’na destek vermek isterseniz;

Kurumsal bağışlarınız için kurumsaliliskiler@wwf.org.tr üzerinden bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Bağış ve destek konusunda yalnızca WWF-Türkiye yetkilileri ile görüşmenizi ve bilgi paylaşmanızı önemle rica ederiz

Yaraları Sarmak için Destek Ver

Ormanlarımız yanıyor. Ülkemizde yüzün üzerinde noktada başlayan orman yangınlarının bir kısmı halen sürüyor. Kaybettiğimiz yurttaşlarımızın ve tüm canlarımızın acısını derinden hissediyoruz.

Yangınlara acil müdahale prensipleri gereği, kurtarma ve koruma çalışmalarını aksatmamak adına yangınlar bitmeden yangının içindeki yaban hayvanlarına müdahale edilemiyor. Bu süreçte bizler yangınların yaralarını sarmak için çalışan yerel paydaşlarımızla koordinasyon içerisindeyiz.

Bizler birlikte güçlüyüz! Yangınla mücadele ve yangınlardan etkilenen Türkiye’nin Canları’nın yaralarını sarmak için

SEN DE DESTEK OL!

Yılda 42 milyon ton oksijen üreten, toprağımızı ve suyumuzu koruyan, milyonlarca canlıya evsahipliği yapan ormanlarımız yaklaşık 10 milyon insanımız için yaşam kaynağı. Yangınlar ülkemizin bulunduğu coğrafyanın bir gerçeği. , Her yıl 2 binden fazla orman yangını çıkıyor ve ortalama 10 bin hektarlık alan yok oluyor.  Ancak ne yazık ki, ilk kez bu boyutta bir yangın felaketi ile karşı karşı karşıyayız.

Türkiye ormanları dünyanın başka hiç bir yerinde yaşamayan çok sayıda tür ev sahipliği yapıyor. Ancak nadir bitki türlerimizi ve yaban hayvanlarımızı çeşitli sebeplerle hızla kaybediyoruz. Bunların başında da yangınlar geliyor. Doğal alanlarımız yangınlara teslim olurken, tehdit altında olan türlerin sayısı da hızla artıyor. Böyle giderse dünya genelinde yaklaşık bir milyon tür tehlike altında olacak.

Bu gidişata “Dur!” diyebilmek için yapmamız gereken en önemli şey, türlerimizi ve onların doğal yaşam ortamlarını tehditlere karşı en iyi şekilde korumak, korunan alanlarımızı geliştirmek.

Doğayla uyumlu gelecek için sen de aramıza katıl, orman yangınlarından etkilenen canlıların yaralarını birlikte saralım.