Anadolu Kültür İçin ‘Yaratılan’ Dava Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirme
Anadolu Kültür hakkındaki araştırmaların ve denetlemelerin seyri şöyle cereyan etmiştir:“Gezi Olayları Soruşturması” kapsamında yaptığı incelemede Ceza Kanunları açısından şirketimizin suç işlemiş olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlamayan MASAK, bunun üzerine, “şirketin faaliyetlerinin bir şirket kapsamında ele alınıp alınamayacağının” Ticaret Bakanlığı tarafından araştırılmasını istemiştir. Bu araştırma başlatıldığında, şirkete ait son on yılın bütün muhasebe kayıtları, banka kayıtları, ayrıca istenen diğer tüm ilgili belgeler, raporlar ve açıklamalar Ticaret Bakanlığı müfettişlerine eksiksiz olarak sunulmuştur.
Bu denetlemenin ardından, Ticaret Bakanlığı tarafından, Anadolu Kültür A.Ş.’nin “ekonomik amaç ve konular için kurulduğu, ancak gelirinin büyük kısmının yurtiçi ve yurtdışı kurum/kuruluş ve kişiler tarafından bağış, hibe vb. fonlarla sağlayarak faaliyetini dernek ve vakıflara benzer şekilde yürüttüğü” iddiası ile TTK 210/3 maddesi gereğince fesih davası açılmıştır.
Bu dava dosyasından hareketle bazı yayın organları, Anadolu Kültür’ün “yurt dışından fonlandığı”, “bir sermaye şirketinin temel amaç ve yapısına aykırı hareket ettiği”, faaliyetleri ile ilgili “hükümete yönelik uluslararası tepkilerin yoğunlaşmasını” amaçladığı, “denetimden kaçmak için şirket yapısı”nı kullandığı gibi temelsiz, şirketimiz hakkında şaibe yaratmayı amaçlayan, bir kısmı ilgili dosyada dahi bulunmayan kasıtlı iddialar ileri sürmektedir.
Bu iddialar karşısında, kamuoyunun aşağıdaki hususları bilmesi elzemdir:
· Anadolu Kültür A.Ş. 2002 yılında Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun şekilde kurulmuş, ana sözleşmesi Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmış, tescil edilmiş ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiştir.
· Türk Ticaret mevzuatında şirketlerin sponsorluk yoluyla fon sağlamasını engelleyen hiçbir yasal kısıtlama yoktur.
· Anadolu Kültür tarafından bugüne kadar sponsorluk yoluyla temin edilen fonlar, banka vasıtasıyla transfer edilmiştir ve MASAK, Anadolu Kültür’ün mali kayıtlarının banka kayıtlarına uygunluğunu tespit etmiştir.
· Anadolu Kültür’ün faaliyetlerini destekleyen sponsorların her biri köklü bir geçmişe sahip, dünya ölçeğinde faaliyet gösteren, çalışmaları uluslararası kamuoyu tarafından yakından izlenen, son derece saygın ve tamamen yasal kurum ve kuruluşlardır.
· Kaldı ki, tüm bu kurum ve kuruluşlar hem MASAK hem de Ticaret Bakanlığı tarafından ayrıca incelenmiş, bunlarla ilgili de herhangi bir hukuka aykırılık, bağlantı ve faaliyet tespit edilmemiştir.
· Anadolu Kültür tarafından kuruluş sözleşmesine uygun şekilde icra edilen tüm ticari faaliyetler, MASAK ve Bakanlık tarafından geriye dönük on yıllık süreçte ayrıca incelenmiş ve bu hususta da herhangi bir hukuka aykırılık ve yasa dışı faaliyet tespit edilememiştir.
· “Denetimden kaçmaya çalıştığı” iddia edilen şirketimizin tüm işlemleri açık, yasal ve şeffaf biçimde yürütülmüş, gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin sponsorları, Anadolu Kültür’ün web sitesinde, etkinlik broşürlerinde ve alanlarında açıkça ilan edilmiştir. Anadolu Kültür, belki de Türkiye’de hiçbir şirkette benzeri görülmemiş bir biçimde, inceden inceye, birden fazla kez denetlenmiş ve hiçbir işlemiyle ilgili hukuka aykırılık, yasa dışı bir faaliyetle bağlantı saptanmamıştır.
· Anadolu Kültür’ün Türkiye’nin çok sayıda şehrinde kültür ve sanat aracılığıyla toplumsal diyaloğu besleyen, yüzlerce sanatçının, binlerce izleyicinin hayatına dokunan proje ve etkinlikleri ile ilgili ayrıntılı bilgiye web sitemizden ulaşılabilir.
Şirketimiz aleyhine açılan fesih davası, yanlı ve amaçlı bir inceleme raporuna dayanmaktadır. Yaklaşık yirmi yıldan beri aynı esas sözleşme ile faaliyette bulunan, tüm genel kurulları Bakanlık gözetiminde gerçekleşen, hukuki sonuç doğuran tüm işlemleri Bakanlık onayına tâbi olan bir ticaret şirketine, kuruluşundan yirmi yıl sonra “kâr elde etme gayesi taşımadığı” şeklindeki bir iddia ile fesih davası açılmasının hiçbir izahı bulunmamaktadır. Bakanlığın, açtığı bu dava, idari yetkinin kamu yararı amacıyla kullanılmadığının ve keyfiliğin kendi içinde kabulüdür.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu talep ile açılan ilk dava olan bu dava, maalesef Türkiye’de hukukun araçsallaştırılmasının önemli örneklerinden biri olmuştur ve bundan sonra da bu şekilde anılacaktır. Sözkonusu dava, Anadolu Kültür’ün kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan Osman Kavala’nın maruz kaldığı hukuksuzluğun devamı niteliğindedir.
Hukuki dayanakları olmadığı halde başlatılan hukuki süreçlerin ve bu süreçlerde ileri sürülen hukuka aykırı talep ve istemlerin, belli bir amaç doğrultusunda sızdırılan yanlı haberlerle desteklenmesi ve karalama faaliyetlerinde kullanılması, son yıllarda görmeye alıştığımız bir durumdur. Davaya ilişkin tüm cevaplar, mahkemeye dilekçeler ile verilmiştir. Asıl olan da yargılamanın mahkeme önünde cereyan etmesidir. Kaldı ki bu husus, anayasal yargı faaliyetinin bir gereğidir. Mahkeme dosyasından sızdırılan davacı iddialarının, bu şekilde basın önünde, tek yanlı ve belli bir amaç doğrultusunda ele alınıp işlenmesi, yargılamaya konu iddianın zayıflığının da en açık göstergesidir. Bu tip haber verme kisvesi altında yapılan yanlı faaliyetlerin yargı kararlarının tarafsızlığına gölge düşürmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Yargıya güvenin yeniden tesisi için bu kadar çaba sarf edilen bir dönemde bu faaliyetlerin bu çabaları da sonuçsuz bıraktığı bir gerçektir.
Anadolu Kültür, yalan, tek taraflı ve hukuka aykırı haberleri yapan kişi ve kuruluşlara karşı, doğmuş ve doğacak her türlü dava ve talep hakkını sonuna kadar kullanacaktır.
Osman Kavala, kültürel çeşitliliğin çatışma unsuru değil, zenginlik olarak algılandığı, önyargılardan arınmış, farklılıklarla beslenen ve zenginleşen bir toplum hayaliyle, bir çok sivil toplum kuruluşunun kurucusu olmuş, çalışmalarına destek vermiştir. Türkiye’de kültür ve sanatın üretimini, izlenmesini, paylaşımını çoğaltmak, yerel inisiyatifleri desteklemek, kültürel çeşitliliği ve hakları vurgulamak, bölgelerarası ve uluslararası işbirliklerini güçlendirmek amacıyla, kurucusu ve yönetim kurulu üyesi olarak çalışmalarında öncelik verdiği bazı sivil toplum faaliyetleri hakkında detaylı bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.
Anadolu Kültür
2002 yılında sanatın değişik alanlarından, iş dünyasından ve sivil toplumdan kişilerin, kültür ve sanatın İstanbul dışındaki şehirlerde üretilmesi ve izlenmesini desteklemek için bir araya gelmesiyle, kâr amacı gütmeyen bir kültür kurumu olarak kurulan Anadolu Kültür; sanatın paylaşılmasıyla karşılıklı anlayış ve duyarlılık gelişebileceğine, bölgesel farklılıkların ve önyargıların aşılabileceğine, kültürel hayatla birlikte vatandaşlık, kimlik ve aidiyet gibi kavramların tartışılacağına ve bu eksende oluşacak tartışmaların toplumsal uzlaşmaya katkı sağlayacağına inanarak çalışmalarını sürdürüyor.
Anadolu Kültür hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
Diyarbakır Sanat Merkezi
2002 yılında kurulan Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM), Diyarbakır’daki kültür sanat ortamının canlanmasına katkıda bulunmayı, sanatseverlerin ve yerel sanatçıların nitelikli kültür sanat etkinliklerine erişebilecekleri, kendi projelerini geliştirebilecekleri ve sunabilecekleri bir buluşma mekânı yaratmayı hedefledi. DSM, sergiler, seminerler, tiyatro ve sinema gösterimleriyle gerek ülkenin batısındaki, gerek farklı ülkelerdeki kültürel birikimin Diyarbakır’la paylaşıldığı, Diyarbakırlıların da yıllardır biriktirdikleri tecrübelerini başka kentlerdeki insanlarla paylaştıkları bir sahne ve dünyanın çok farklı köşelerinden sanatçıları bir araya getiren, uluslararası ve disiplinlerarası kültür ve sanat projelerinin gerçekleştirildiği bir atölye oldu. 2007’de daha beşinci yılını kutlamadan “Türkiye’nin kültür hayatına en fazla katkıyı sağlayan adresler” sıralamasında beşinci sırada yer aldı.
Diyarbakır Sanat Merkezi hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
Kars Sanat Merkezi
Kars çalışmaları, Anadolu Kültür’ün, 2004 yılında, Kars Belediyesi’nin bölgede kültürel işbirliği kurmak amacıyla düzenlediği Kafkas Kültürleri Festivali’ni desteklemesi ile başladı.
2005 Şubat ayında, Kars Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde bulunan Halk Eğitim Merkezi’nin Kars Belediyesi’ne tahsis edilmesi ile Kars Sanat Merkezi (KSM) kuruldu. Kars Sanat Merkezi, Kars Belediyesi ve Anadolu Kültür işbirliği ile 2005-2009 yılları arasında, sadece Kars için değil Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan için bir kültürel iletişim merkezi olarak hizmet verdi.
KSM, kentin çok amaçlı tek salonu olması nedeniyle kent halkının, çeşitli amaçlarla bir araya geldiği bir merkeze dönüştürüldü. Kars Sanat Merkezi; sinema gösterimleri, tiyatro oyunları ve konserler için uygun altyapıya sahip 311 kişilik çok amaçlı salonu, uluslararası standartlardaki galerisi, fotoğraf çalışmaları için hazırlanmış karanlık odası ve iki atölye salonu ile bir sanat kompleksi olarak 2005 – 2009 yılları arasında bir çok çalışmaya ev sahipliği yaptı.
Kars Sanat Merkezi hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
DEPO
DEPO, İstanbul şehir merkezinde yer alan bir kültür sanat merkezi ve tartışma alanı. Tarihsel ve güncel sosyal meseleleri ele alan pratikler üzerine yoğunlaşan Depo’da sergilerin yanı sıra gösterimler, paneller, atölye çalışmaları ve konuşmalar düzenleniyor. Depo, siyasi ve sosyal içerikli projelerin gerçekleştirildiği bir merkez olmayı ve düzenlediği etkinliklerle, kültür sanat alanında faaliyet gösteren kişilere, akademisyenlere, araştırmacılara ve geniş izleyici kitlesine fikir ve deneyim alışverişinde bulunmak, işbirliği yapmak için bir platform sunmayı hedefliyor.
DEPO hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
Kültürel Mirası Koruma Derneği
Kültürel Mirası Koruma Derneği, yok olmayla karşı karşıya kalan, tahrip edilmiş ve geleceği tehlikede olan taşınır veya taşınmaz varlıkların; kültürel mirasların korunması ve aslına uygun bir şekilde restore edilmesi için kurulmuş bir dernektir. Söz konusu eserlerin ve yapıların korunarak gelecek nesillere aktarılabilmesi için, halkı bilinçlendirmek, yerel ve ulusal yetki sahiplerinin dikkatlerini konuya çekmek ve kültürel mirasa sahip çıkabilecek bir kamu bilinci yaratmayı hedeflemektedir. Yapılacak restorasyon çalışmalarında akademik birikim sahibi kişi ve kuruluşlar ile uygulamacılar arasındaki iletişimin güçlendirilmesi önemsenmektedir.
Kültürel Mirası Koruma Derneği hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
Cevap bırakın