Glasgow’da gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP26) üzerinde uzlaşılan Glasgow İklim Paktı’nın tüm ülkeler tarafından imzalanmasıyla birlikte sona erdi. COP26’da ülkelerin 2022 sonuna kadar daha iddialı iklim hedefleri ile gelmesi kararlaştırıldı. Kömür kullanımının azaltılması ve fosil yakıtlara teşviklerin sonlandırılması ilk defa resmi müzakere metinlerine geçti. Türkiye, kararlı bir tutum sergileyerek müzakere kararlarının iklim politikasında belirleyici olacağının sözünü verdi. 13 Kasım Cumartesi akşamı yayınlanan COP26 kararı, büyük kirletici ülkeleri önümüzdeki 12 ay içerisinde tüm ekonomi çapındaki politikalarının ve planlarının Paris Anlaşması hedefleriyle nasıl uyumlu olduğunu açıklamaya mecbur tutuyor.
İlk kez kömürden bahsediliyor
“Kömür kullanımının azaltılması” hedefinin karar metinde geçmesiyle, Kyoto Protokolü’nün ilan edilmesinden bu yana ilk kez, Paris Anlaşması’nın 198 imzacısı tarafından iklim krizinin nedeni olarak kayıtlara geçti ve COP sonuç bildirgesinde yer aldı.
Bu gelişme olumlu olarak değerlendirilirken, taslak metinlerde “kömür kullanımından çıkış” ibaresinin “azaltma” olarak yumuşatılması da eleştirilere neden oldu.
Ülkelerin atacağı adımlar belirleyici olacak
Climate Action Network tarafından yapılan açıklamada “COP26’nın ne kadar başarılı olduğu önümüzdeki yıl boyunca ülkelerin 1.5℃ hedefine uyumlu adımlar atıp atamayacakları ile belirlenecek; bu, emisyonları 2030’a kadar yüzde 45 azaltmak anlamına geliyor” denildi.
Paris Anlaşmasına taraf olmak konusunda zaman kaybeden Türkiye’nin ise COP26’da kararlı bir tutum sergilediği belirtildi:
“Türkiye delegasyonu kapanış konuşmasında 2022 başlarında Türkiye 2030 ve 2053 yol haritalarını belirlemek için tüm paydaşların katılımı ile bir iklim şurası oluşturacağını, COP26’daki tüm bu kararların Türkiye’nin ulusal ve uluslararası taahhütleri ile uyum için birincil yönlendirici olacağını söyledi ve Türkiye’nin Anlaşmanın uygulanması konusunda bölgesel lider olmaya ve gelecek kuşaklara müreffeh ve yaşanabilir bir gezegen bırakma konusunda kararlı olduğunu belirtti.”
Kayıp ve hasar fonu reddedildi
Climate Action Network, emisyonları azaltmaya yönelik gelişmelere rağmen, COP26’da şu anda iklim krizinden en çok etkilenenler bakımından ilerleme sağlanamadığına da dikkat çekti:
“AB ve ABD, en yoksul ülkelerin iklim krizinden kaynaklı Kayıp ve Hasar için yararlanabilecekleri bir fon yaratmayı reddederek, küçük ada ülkeleri ve iklim kırılganlığı yüksek birçok ülkeyi zor durumda bıraktı ve tepkilere neden oldu.”
COP26 sonuçlarına ilişkin bir değerlendirme de CAN Europe İklim ve Kalkınma Politika Koordinatörü Rachel Simon’dan geldi.
Simon, “Avrupa ve AB’nin iklim krizinde devasa bir tarihsel sorumluluğu olduğunu, yine de bu ülkelerin kırılgan ülkelerin çaresizce ihtiyaç duyduğu Kayıp ve Hasar finansmanını sağlamak için bir araya gelerek üzerlerine düşeni yapmadıklarını” belirtti.
“Türkiye enerji politikalarını gözden geçirmeli”
COP26’nın “kömürün tarihe gömüleceği” toplantı olmasının hedeflendiğini söyleyen CAN Europe Türkiye İklim ve Enerji Politika Koordinatörü Özlem Katısöz toplantıyı şöyle değerlendirdi:
“Kömür belki bu toplantıda tarihe gömülmedi ama ilk defa müzakerelerde kararlara geçti. Resmi müzakerelerin dışında, kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara politik ve finansal desteğin sona erdirilmesine dair pek çok platform oluştuğunu gördük. Türkiye’nin şimdilik yer almadığı bu platformlar katılımcılar için temiz enerjiye geçiş için finansal ve teknolojik kaynakların yaratılması ve kalkınma yolundaki ülkelere aktarılması için müzakerelerin yapılacağı mecralar olacak.
“Müzakerelerde iklim eylemi konusunda kararlı bir tutum sergileyen Türkiye, 2030 iklim hedeflerinin iyileştirilmesi için çalışmaya bir an önce başlayacağını ve COP26 kararlarının ülkenin iklim politikasında belirleyici olacağını söyledi. Bunun için Türkiye’nin eve dönüşte atacağı ilk adım enerji politikalarını gözden geçmek, yeni kömür yapmama kararını açıklamak, yenilenebilir enerji hedeflerini yükseltmek ve kömürden çıkış tarihini açıklamak olmalı.”
“2030 öncesi azaltım gözden geçirilmeli”
CAN Europe Direktörü Chiara Martinelli ise COP çıktılarını AB perspektifinden yorumladı ve AB’nin çıktılardaki rolüne dair şunları söyledi:
“COP26 sonuçları bize ülkelere emisyon azaltım hedeflerini gelecek yıla kadar bir 2030 öncesi azaltım programı üzerinden gözden geçirmeleri çağrısı yaparak 1,5°C hedefini hayatta tutmamız için bir platform sunuyor.
“Bu AB’ye Fit for 55 düzenlemelerini tamamlarken 2030’da yüzde 55 yerine en az yüzde 65 azaltımı yakalayacağımız şekilde tasarlamaları için acil bir çağrı. AB’nin iç iklim politikalarının merkezi artık kömür, petrol ve fosil gazdan ve fosil yakıt desteklerinden çıkışı hızlandırmak olmalı.”
Resmi müzakere dışı ittifaklar ve taahhütler
COP26 boyunca iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik ortak eylemleri hedefleyen çeşitli ittifak, anlaşma ve taahhütlere imza atıldı. Türkiye’nin ormansızlaşma ile mücadele ve sıfır emisyonlu araçların yaygınlaştırılmasına yönelik taahhütlerde imzacı olarak yer alması, küresel aktörler tarafından takdirle karşılanırken, özellikle kömürden çıkış başta olmak üzere diğer ittifakların dışında kalmayı seçmesi eleştirilere neden oldu.
* İttifak ve taahhütlere dair ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
(TP)
COP26’nın ardından: Türkiye enerji politikalarını gözden geçirmeli
-
İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26) boyunca ortaya çıkan çeşitli koalisyon, anlaşma ve taahhütler
Konferans boyunca taraflar çeşitli koalisyon, anlaşma ve taahhütlere imza attılar. İklim değişikliği ile mücadele için sadece devletlerin değil, devlet-dışı aktörler olarak adlandırılan şirketlerin, finans kuruluşlarının, şehir yönetimlerinin de harekete geçmesine ihtiyaç var. 26. taraflar toplantısı bu açıdan resmi müzakerelerin dışında bu tür devlet dışı aktörlerin belli hedefler, temalar etrafında bir araya geldiği ve zaman zaman resmi müzakere gündeminin önüne geçtikleri bir toplantı oldu.
Metan, kömür, ormansızlaştırma konularında daha önceki COP’lara göre daha yüksek hedefli taahhütler verildi. Bu platformlar resmi müzakere dışında kurulduğu için ve verilen sözlerin izlenmesini sağlayan bir mekanizma olmadığı iklim nötr hedefine vereceği katkıya dair kesinlik yok diğer yandan bu platformlar içinde yer almak üye devletlerin iklim eylemine dair niyetini göstermesi, başka devletlerle işbirliği ve ittifak olanakları sağlaması açısından önemli. Öne çıkan COP26 taahhütler hangileri ve Türkiye bu platformlardaki konumu nedir?
Tüm COP26 çıktılarına buradan ulaşabilirsiniz.
COP Çıktısı | Ne Diyor? | Türkiye Taraf Oldu mu? |
Ormanlar ve Arazi Kullanımı Üzerine Glasgow Liderler Deklarasyonu | 133 imzacı ülke 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmak ve tersine çevirmek için birlikte çalışmayı taahhüt ettiler. | Evet |
Çok Taraflı Kalkınma Bankalarından Ortak Beyan: Doğa, Halklar ve Gezegen | 10 Çok Taraflı Kalkınma Bankası yatırımlarında doğa korunmasını önceliklendirmeyi ve bu konuda çabalarını şeffaf şekilde raporlamayı taahhüt etti. | Açıklamaya sadece ÇTKB’ler taraf olabiliyor. |
Atılım Ajandası Üzerine Beyan | 40’dan fazla ülkenin girişimi ile enerji, ulaştırma, hidrojen, çelik sektörlerinde düşük emisyonlu, temiz ve iklim uyumlu 2030 hedefleri yayınlandı. | Evet |
Çok Taraflı Kalkınma Bankaları Ortak İklim Bildirgesi | 10 Çok Taraflı Kalkınma Bankası 2017 yılında verdikleri, çalışmalarını Paris Anlaşması’na uyum çerçevesinde gerçekleştirmeye dair taahhütlerini güçlendirerek yenilediler. | Açıklamaya sadece ÇTKB’ler taraf olabiliyor. |
Temiz Enerji Geçişi İçin Uluslararası Kamu Desteği Beyanı | Ülkeler, yatırım bankaları ve kalkınma ajansları gibi çeşitli taraflar 2022 yılı sonunda enerji sektöründe fosil yakıtlara uluslararası yatırımı sonlandıracaklarını beyan ettiler. | Hayır |
Kömürden Temiz Enerjiye Küresel Geçiş Deklarasyonu | 46 ülke ile çeşitli bölgesel yönetimler ve kurumlar yeni kömür yatırımlarını sonlandırmak, temiz elektrik üretimini hızlandırmak, elektrik üretiminde kömürden çıkmak ve bu dönüşümden etkilenecek kömür işçileri ve bölgelerini gözetmek taahhüdünde bulundu. | Hayır |
Orman, Tarım ve Emtia Ticareti Diyaloğu Çıktıları | 30 ülke ormansızlaşmayı tersine çevirmeyi ve daha sürdürülebilir arazi kullanım uygulamalarına geçişi hızlandırmak için küresel kuzey-küresel güney ve kamu-özel sektör iş birliğini güçlendirme amaçlı diyaloğun çıktılarını yayınladı. | Hayır |
Yeşil Şebeke İnisiyatifi: Ortak Güneş Ortak Dünya Ortak Şebeke – Ortak Güneş Deklarasyonu | Hindistan ve İngiltere tarafından teklif edilen ve 80’den fazla ülkenin desteklediği Ortak Güneş Deklarasyonu dünya çapında elektrik şebekeleri arasındaki bağlantıları güçlendirerek tüm bölgelerin yenilenebilir enerjiye erişimini artırmayı hedefliyor. | Hayır |
Uluslararası Havacılık İklim Hedefleri Koalisyonu Deklarasyonu | 20’den fazla taraf ülke havacılık kaynaklı emisyonları 1,5℃ hedefi doğrultusunda azaltma hedefi için uluslararası havacılık kurumları ile birlikte çalışmayı taahhüt etti. | Evet |
Küresel Metan Taahhüdü | 100’den fazla ülke küresel metan emisyonlarını 2030 yılına kadar 2020’ye oranla en az %30 azaltılma sözü verdi. | Hayır |
Petrol ve Gazın Ötesi İttifakı | İttifak üyesi ülkeler petrol ve fosil gazdan aşamalı çıkış için çalışacak. | Hayır |
Sıfır emisyonlu araçlar mutabakatı | 100’den fazla ülke ve otomobil üreticisi, lider piyasalarda en geç 2035 yılına kadar ve 2040 yılına kadar tüm dünyada, tüm yeni otomobil ve kamyonet satışlarının sıfır emisyon olmasını taahhüt etti | Evet |
Ormanlar ve Arazi Kullanımı Üzerine Glasgow Liderler Deklarasyonu
- Taraflar Konferansı’nın ikinci gününde, konferansın ‘ilk büyük atılımı’ olarak not edilen ‘Ormanlar ve Arazi Kullanımı Üzerine Glasgow Liderler Deklarasyonu’nu Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 133 ülke tarafından imzaladı.
Deklerasyon, ormanların karbon doğal yutak alanı olarak öneminin ve iklim değişikliğine adaptasyon ile diğer ekosistem servisleri konusunda ormanlara olan ihtiyacın altını çiziyor.
Deklerasyonu imzalayan hükümetler, sürdürülebilir kalkınma kapsamında kapsayıcı kırsal bir dönüşümü teşvik etmeyi ve 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmak ve tersine çevirmek için birlikte çalışmayı taahhüt ettiler.
Liderler, ormansızlaştırma ve arazi bozulumunu engellemek için ormanların korunması, sürdürülebilir ticaret ve kalkınma politikalarının benimsenmesi, yerli halklar ve yerel grupların haklarını tanıyarak toplumların kırılganlıklarının azaltılması, tarımsal politikaların yeniden tasarlanması, bu alanlarda finansman ve yatırımın artırılması, ve uluslararası yatırımların bu hedeflere uygun şekilde düzenlenmesi için kolektif çaba harcayacaklarını açıkladılar.
Deklerasyonu imzalayan ülkeler, dünya üzerindeki ormanların %90,07’sini yönetim alanlarında bulunduruyor. Küresel sıcaklık artışını 1,5℃ ile sınırlanabilmesi için ormansızlaşmanın durdurulması ve var olan karasal ekosistemlerin rehabilitasyonunun olmazsa olmaz maddelerden. Deklerasyonun ormanlar ve karasal ekosistemlerin hayati önemini kavrayan, ticaret gibi ormansızlaştırma ile bağlantılı alanları da kapsayan dönüştürücü yaklaşımı oldukça umut verici. Ancak Deklarasyon’daki taahhütler gönüllülük esasına dayanıyor, taraf şirket ve devletlerin sözlerini yerine getireceğinin bir garantisi olmaması Deklarasyon’un sorunlu noktası.
Ormanlar ve Arazi Kullanımı Üzerine Glasgow Liderler Deklarasyonu, 2014 yılında BM İklim Zirvesi’nde onaylanan Ormanlar için New York Deklarasyonu’nun (NYDF) bir benzeri. Deklarasyon’un ulusal hükümetler, yerel hükümetler, sivil toplum kuruluşları, çok uluslu şirketler, yerel halklar gibi 200’den fazla destekçisi olan NYDF orman kaybını 202 yılına kadar yarıya indirmeyi ve 2030 yılına kadar sona erdirmeyi planlamıştı. NYF’nin 2020 hedefleri yakalanamadı, 2030 hedefleri ile uyumlu şekilde ilerlenmiyor. Ancak Glasgow Deklerasyonu’na NYDF’ye göre çok daha fazla hükümetin taraf olması umutları artırıyor.
Küresel ticaretin %75, küresel ormanların %90’ını temsil eden, 15 G20 hükümeti de dahil pek çok hükümetin imzaladığı Ormanlar Üzerine Glasgow Deklarasyonu’nun ciddiyetle uygulanaması için Deklerasyon’da eksik olan şeffaflık ve hesap verilebilirlik mekanizmaları en kısa sürede geliştirilmeli.
Çok Taraflı Kalkınma Bankalarından Ortak Beyan: Doğa, Halklar ve Gezegen
2 Kasım salı günü doğa koruma konusunda bir başka önemli açıklama çok taraflı kalkınma bankalarından geldi. Dünyanın önde gelen 10 kalkınma bankası, Doğa, Halklar ve Gezegen başlıklı ortak açıklamayı yayınladılar.
Yaptıkları ortak açıklamada bankalar, doğanın, ekosistemlerin ve biyoçeşitliliğin, insan sağlığı, ekonomik büyüme, işler, geçim kaynakları, hava, su ve toprak kalitesi yanında iklim değişikliği konusunda öneminin; doğa tahrip edilmediğinde gelecekteki pandemileri engelleme ihtimalinin ve Covid-19 pandemisinden sürdürülebilir, kapsayıcı ve dirençli şekilde toparlanma konusunda önemine değinerek, “doğaya verdiğimiz değeri, doğadan faydalanma şeklimizi ve faydalarını paylaşma şeklimizi değiştirmeden küresel sürdürülebilir kalkınma, iklim ve biyoçeşitlilik hedefinde ulaşamayacağımızı” söylediler.
Bankalar açıklamalarında daha önce yaptıkları gibi doğa korumasını, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve yerli halkların gelenek ve önerilerini önceliklendireceklerini, müşterileri olan ülkeleri ve özel sektörü sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği ve doğa tahribatının ortak riskleriyle mücadele için destekleyeceklerini; bu yaklaşımlarının da çalıştıkları ülkeleri sürdürülebilir kalkınma, Paris Anlaşması ile uyumlu iklim hedefleri ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) hedeflerine ulaşma konusunda desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Bu planları kapsamında bankalar, 5 ana başlık altında taahhütlerde bulundular: Liderlik; Doğal alan kaybı sebepleriyle ‘doğa olumlu’ yatırımlar yaparak ve bu yatırımları teşvik ederek mücadele etmek; Ulusal ve bölgesel düzeyde sinerjileri teşvik etmek; Karar alma süreçlerinde doğayı önemsemek; Raporlama.
Açıklamada bankalar, çevreye zararlı destekleri durdurma, doğa koruma alanında finansmanları artırma gibi önemli taahhütlerde bulunuyor. Doğa, Halklar ve Gezegen Beyanı, Ormanlar ve Arazi Kullanımı Üzerine Glasgow Liderler Deklarasyonu’na göre taahhütlerini daha detaylı ve net bir şekilde çerçeveliyor.
Beyan’da dikkat çeken iki önemli nokta ise Raporlama ve ‘doğa olumlu’ yatırımlar vurgusu. Bankalar, operasyonlarında doğa korumasını merkezleştirmek için halka açık raporlama süreçleri taahhüt ediyorlar. Ve ayrı bir başlık ayırdıkları ‘doğa olumlu’ yatırımlarla Paris Anlaşması’nın 6. maddesine vurgu yaparak doğa olumlu kavramının operasyonel tanımı konusunda bir anlaşmaya varmaya çalışacaklarını belirtiyorlar. Madde 6’nın net bir uygulama çerçevesi olması sivil toplumun COP’tan temel taleplerindendi. Bankaların bu konuda bir netlik ve anlaşma çabasında olmasının olumlu bir adım olacağını umuyoruz ancak tabi ki esas önemli olan Madde 6’nın içeriğinin ne yönde bir netlik kazanacağı.
*Açıklamada imzası olan çok taraflı kalkınma bankaları: Asya Kalkınma Bankası, Afrika Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası, Karayipler Kalkınma Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Amerikalılar Arası Kalkınma Bankası, IDB Invest, İslam Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası Grubu
Glasgow Atılımları
30-31 Ekim’de toplanan COP26 Dünya Liderler Zirvesi’nin çıktısı olarak 2 Kasım günü ‘Atılım Ajandası Üzerine Beyan’ yayınlandı. Dünya Liderler Zirvesi’nde yayınlanan ‘atılım ajandası’ ülkelerin, 2030’dan önce temiz enerji teknolojileirni ve sürdürülebilir çözümleri tüm karbon yoğun sektörlerde en uygun fiyatlı, ulaşılabilir ve en cazip seçenek haline getirmek için birlikte çalışmasını vaadediyor.
Atılım Ajandası, 2030’da Paris Anlaşması hedefleri ile uyumlu hale gelmek için ülkelerin 2020’li yıllarda üzerinde çalışacağı 4 temel atılım kategorisi belirliyor:
- Enerji: 2030’da tüm ülkeler için temiz enerji en uygun fiyatlı ve güvenilir seçenek olması
- Ulaştırma: 2030’da tüm bölgelerde sıfır emisyonlu araçlar yeni normal, erişilebilir, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir olması
- Çelik: Neredeyse sıfır emisyonlu çelik küresel pazarın seçimi ve her bölgede üretimi yaygınlaşması
- Hidrojen: Uygun fiyatlı, yenilenebilir, düşük karbonlı hidrojen küresel olarak erişilebilir olması
Atılım hedeflerinin gelecek liderler zirvelerinde de görüşülerek nasıl daha ileri taşınabilecekleri tartışılacak. Taraf ülkelerin bakanları Temiz Enerji Bakanlıklar toplantılarında Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) önderliğinde, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve diğer kurumların desteği ile hazırlanacak raporları takip etmeye davet ediliyor.
Her atılım hedefinin ayrı ayrı imzalandığı Ajanda’da, Türkiye’nin tüm atılım hedeflerinde imzası bulunuyor.
Çok Taraflı Kalkınma Bankaları Ortak İklim Bildirgesi
3 Kasım’da çok taraflı kalkınma bankaları (ÇTKB) tarafından ortak iklim bildirgesi yayınlandı. Bankalar, Ulusal Katkı Beyanları’ndaki (NDC) artan hedefleri memnuniyetle karşıladıklarını, finansal akışlarını Paris Anlaşması ile uyumlu olacak ve ülkelerin iklim için Uzun Dönem Hedeflerini (LTSs) güçlendirmesine destek olacak şekilde düzenlemeye daha fazla odaklanacaklarını söylediler.
Bankalar iklimin korunması ve küresel sıcaklık artışının sınırlandırılması için aktardıkları finansmana ve pek çoğunun yatırımlarını Paris Anlaşması ile uyumlu hale getirme sözüne değindiler; COP26 sonrası artırmayı planladıkları hedeflerini de açıkladılar.
ÇTKB’ler, COP26 sonrası dönemde iklim finansman desteğini adaptasyon da dahil artırmak, adil dönüşüm faaliyetlerini desteklemek, iklim dirençli ve düşük karbonlu ekonomilere geçişi desteklemek, karbon fiyatlandırma uygulamalarını desteklemek gibi taahhütlerde bulunuyorlar. Bunlara ek olarak 2017 yılında verdikleri çalışmalarını Paris Anlaşması’na uyum çerçevesinde gerçekleştirmeye dair ortak taahhütlerini güçlendirme ve bu konudaki ilerlemelerini test etme sözü de verdiler.
Bankaların açıklaması yeni taahhütler içerse de net bir tarih vermemesi ve fosil yakıt desteğine sınır koymaması açıklamayı yetersiz hale getiriyor.
*Bildirgeyi imzalayan çok taraflı kalkınma bankaları: Afrika Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Avrupa Yeniden Yapılaşma ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Inter American Kalkınma Bankası Grubu, İslam Kalkınma Bankası, Yeni Kalkınma Bankası, Dünya Bankası Grubu
Temiz Enerji Geçişi İçin Uluslararası Kamu Desteği Beyanı
4 Kasım enerji gününde Taraflar Konferansı’nda aralarında ülkelerin ve yatırım bankalarının bulunduğu 30 taraf ortak bir açıklama yayınlayarak temiz enerji dönüşümünü destekleyeceklerini ve 2022 yılı sonunda enerji sektöründe fosil yakıtlara uluslararası yatırımı sonlandıracaklarını beyan ettiler.
COP’ta yapılan pek çok dikkat çekici açıklama oldu ancak bu açıklama ilk kez ‘fosil yakıtlar’ diyerek petrol ve fosil gazdan çıkıştan da bahseden uluslarası siyasi taahhüt oldu.
Beyan’da Fiji, Etiyopya, Gambiya gibi gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra en büyük tarihi fosil yakıt finansörlerinin bir kısmının da imzası var; Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa Yatırım Bankası(EIB).
Bu yönüyle Beyan oldukça umut verici olsa da, Japonya, Kore, Çin ve çok bazı çok taraflı kalkınma bankaları gibi büyük fosil finansörleri Beyan’ı henüz imzalamadılar.
Sivil toplum temsilcileri anlaşmanın önemli bir adım olduğunu ancak hızlı şekilde diğer devletlerin ce çok taraflı kalkınma bankalarının bu taahhütlerin altına imza atması gerektiğini söylüyor.
Kömürden Temiz Enerjiye Küresel Geçiş Deklarasyonu
4 Kasım enerji gününde gelen bir başka Deklarasyon ile 46 ülke ile çeşitli bölgesel yönetimler ve kurumlar yeni kömür yatırımlarını sonlandırmak, temiz elektrik üretimini hızlandırmak, elektrik üretiminde kömürden çıkmak ve bu dönüşümden etkilenecek kömür işçileri ve bölgelerini gözetmek taahhüdünde bulundu. Deklarasyona en çok kömür kullanan ülkelerden Güney Kore, Endonezya ve Vietnam da imza atarak ilk kez kömürü kullanımdan kaldırma ve/veya yeni kömür santrali inşa etmeme sözü vermiş oldu.
Deklarasyon’a taraf olan ülkeler büyük ekonomiler için 2030, daha az gelişmiş ekonomiler için 2040 yılında kömürden çıkış taahüdü veriyor. ABD ve Çin gibi kömür bağımlılığı yüksek ülkeler imzalamamış olsa da Deklarsyon’u imzalayan ülkelerin operasyondaki kömür kapasitesi toplam 267GW, bu da dünyanın kömür devleri ABD(232GW) veya Hindistan’ın (233,1GW) kurulu kömür santrallerinden daha fazla.
Dünyanın en büyük kömür ülkelerinin bir kısmının imzaladığı Deklarasyon, artık politik trendlerin de ekonomik gerçekleri takip ettiğini ve kömürün sonunun geldiğini net şekilde gösteriyor. Uzmanlar, Çin ve ABD gibi ülkelerin de Güney Kore, Endonezya ve Vietman gibi büyük kömür ülkelerinin katıldığı bu trendi takip edeceğini düşünüyor.Türkiye’nin de henüz taraf olmadığı Deklarasyon’a pek çok ülkenin acilen katılması gerekse de, Deklarasyon, net tarih veren kömürden çıkış hedefi ile kömür çağının sonunun geliş anlaşması olarak görülebilir.
Orman, Tarım ve Emtia Ticareti Diyaloğu Çıktıları
Birleşik Krallık ve Endonezya başkanlığında, ticaret ve kalkınmayı teşvik ederken ormanları ve diğer ekosistemleri korumak için uluslararası ticareti yapılan tarımsal ürünlerin (palmiye yağı, soya, kakao, sığır eti ve kereste gibi) en büyük üreticilerini ve tüketicilerini bir araya getirme amacıyla Orman, Tarım ve Emtia Ticareti Diyaloğu’nu (Forest, Agriculture and Commodity Trade, FACT) toplandı.
30 ülkenin katılım gösterdiği diyaloğun çıktıları 2 Kasım günü COP kapsamında yayınlandı.
Çıktılarda taraf ülkeler şu başlıklar altında bağlayıcı olmayan gelecek eylemlerine dair tavsiyeleri yayınlandı: Ticaret ve Pazar Geliştirme, Küçük Çiftçi Desteği, İzlenebilirlik ve Şeffaflık, Araştırma, Geliştirme ve İnovasyon.
FACT diyaloğunun amacı, özellikle küresel kuzey ile güney arasındaki ve kamu ile özel sektör arasındaki diyaloğu kuvvetlendirmek yoluyla, ormansızlaşmayı tersine çevirmeyi ve daha sürdürülebilir arazi kullanım uygulamalarına geçişi hızlandırmak olarak açıklanıyor.
Ormansızlaşmaya karşı bahsi geçen tüm partilerin birlikte mücadele etmesinin önemi sivil toplum tarafından da vurgulanırken verilen sözlerin tutulması ve yerel halkların ‘ormanların korucuyuları’ olarak rolünün kabul görmesinin önemi de hatırlatılıyor.
Yeşil Şebeke İnisiyatifi: Ortak Güneş Ortak Dünya Ortak Şebeke – Ortak Güneş Deklarasyonu
İngiltere ve Hindistan tarafından önerilen yeşil şebeke inisiyatifi dünya elektrik şebekelerini enterkonnekte hale getirerek yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı, yenilenebilir enerjiye yüksek erişimi olan bölgelerle bu konuda eksiği olan bölgelerin enerji paylaşımını sağlamayı hedefliyor.
COP26’da yayınlanan ‘Ortak Güneş Deklarasyonu’ ülkelerin rüzgar, güneş gibi yenilenebilir enerji kapasite ve depolama yatırımlarını artırmayı ve ülkeler arası enerji iletim hatları, teknolojileri ve anlaşmaları ile milyarlarca çatı üstü güneş enerjisi sistemini, rüzgar türbinini ve depolama sistemini entegre etmeyi hedefliyor.
80’den fazla ülkenin desteklediği Deklarasyon, uluslararası enterkonnekte yenilenebilir enerji sistemleri ile kırılgan topluluklara desetk olunacağını, herkesin temiz enerjiye erişimine olanak sağlanacağını ve bu girişimlerin yeşil yatırımları artırarak milyonlarca temiz iş imkanı da yaratabileceğini söylüyor.
Uluslararası Havacılık İklim Hedefleri Koalisyonu Deklarasyonu
Araladında Türkiye’nin de bulunduğu 20’den fazla ülke Uluslararası Havacılık İklim Hedefleri Koalisyonu’nuna üye olarak ilk toplantısına katıldı ve toplantı çıktısı olarak bir sonuç deklarasyonu yayınlandı. Sonuç bildirgesinde taraf ülkeler havacılık kaynaklı emisyonları 1,5℃ hedefi doğrultusunda azaltmayı ve azaltım çalışmaları için Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ve Uluslararası Havacılık için Karbon Offsetleme ve Azaltma Planı (CORSIA) ile birlikte çalışmayı taahhüt ettiler.
Koalisyon, Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi’nin (Chicago Konvansiyonu) ve Paris Anlaşması tarafı olan ülkelerden oluşuyor. Böylece Türkiye Paris Anlaşması’na taraf statüsü ile ilk koalisyon üyeliğini gerçekleştirmiş oldu.
Havacılık sektöründe karbon ve diğer sera gazlarının azaltımı üzerine çeşitli taahütler veren Deklarasyon, genel olarak oldukça düşük hedefli olarak değerlendirildi ve herhangi bir şeffaflık mekanizması içermiyor.
Küresel Metan Taahhüdü
Avrupa Birliği ve Amerika birleşik Devletleri’nin açıkladığı, 100’den fazla ülkenin destekleyerek taraf olduğu Küresel Metan Taahhüdü ile küresel metan emisyonlarını 2030 yılına kadar 2020’ye oranla en az %30 azaltılması hedefleniyor. İmzacı ülkeler neredeyse küresel ekonominin %70’in temsil ediyor ve antropojenik metan emisyonlarının yarısından sorumlular. Taahhüdün yerine getirilmesi ve metan emisyonlarının 2030 itibariyle %30 azaltılması, 2050 yılında küresel sıcaklık artışının 0,2℃ daha az olmasını sağlayabilir. Ancak Metan Taahhüdü metan emisyonlarının sadece %45’ini kapsayabiliyor, İran ve Rusya gibi büyük metan emisyonuna sebep olan ülkele Taahüd’e imza atmadılar.
Petrol ve Gazın Ötesi İttifakı
COP26’da, 10 yeni ülke ve eyalet, fosil yakıt arama ve üretiminde kontrollü bir düşüşü savunan Kosta Rika ve Danimarka hükümetlerinin öncülük ettiği bir girişim olan Petrol ve Fosil Gazın Ötesi İttifakı’na (Beyond Oil & Gas Alliance) imza attı.
Kurucu üyeler Danimarka ve Kosta Rika’ya ek olarak Fransa, İsveç, İrlanda, Grönland, Quebec ve Galler de ‘asil üye’ olarak katılıyor. Asil üye olmak, yeni petrol ve fosil gaz arama izinlerine son verilmesini gerektirirken, Kaliforniya, İtalya, Portekiz ve Yeni Zelanda’nın dahil olduğu ‘ikincil üyeler’ sübvansiyonları sona erdirmek gibi aşamalı olarak petrol ve fosil gazdan çıkış için çaba sarf edecekler.
Ancak 10 ülke elbette yeterli olmaktan çok uzak. Kendilerini iklim lideri konumunda tanımlayan ve hala fosil yakıt üretiminde büyük payı olan İngiltere gibi bazı ülkelerin koalisyona katılmayı reddetmesi oldukça endişe verici. Net sıfır hedefini açıklamış pek çok ülke koalisyona katılmadı daha da endişe verici olan bu ülkelerin bazılarının gelecek yıllarda fosil yakıt üretimini artırma planları olması.
Sıfır Emisyonlu Araçlar Mutabakatı
Türkiye’nin de aralarında olduğu 100’den fazla ülke ve otomobil üreticisi, lider piyasalarda en geç 2035 yılına kadar ve 2040 yılına kadar tüm dünyada, tüm yeni otomobil ve kamyonet satışlarının sıfır emisyon olmasını taahhüt etti. Mutabakatın içinde yer alan taahhütlerin boyutu, küresel otomobil satışlarının yaklaşık 3’te 1’ine denk geliyor. Ulaşım, küresel sera gazı emisyonlarında 5. Sırada yer alıyor ve karayolu taşımacılığı emisyonların %89’unu oluşturuyor. Karayolu taşımacılığının elektrikli hale getirilmesi, küresel ısınmayı 1,5C’de sabitlemek için bu on yılda karbon emisyonlarını yarıya indirmek için önemli bir adım, zira yenilenebilir kaynaklarla çalışan sıfır emisyonlu araçlar, aracın yaşam döngüsü boyunca sera gazı emisyonlarını %80’e kadar azaltabilir.
Cevap bırakın