Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 180. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. 879. haftanın moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Besna Tosun yaptı. Bu haftanın basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Ayşenur Şimşek için adalet istendi. “Kardeşlerimizin, babalarımızın, çocuklarımızın katillerini tanıyoruz”
Başlangıç ; Gazi Mahallesi olayları
12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesi’nde bulunan Alevilerin çoğunlukta olduğu bir kahvehaneye durdukları bir taksi şoförünü öldürerek aynı taksiyle kahvehanedeki sivillere yönelik kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen silahlı provokatif saldırı sonucu başlayan ve şehrin diğer bölgelerine yayılan olaylar. 15 Mart 1995’e dek kent geneline yayılan olaylar sonucunda 22 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış ve tutuklanmıştır.
21 Mart 1995’te Gazi Mahallesi olayları sonrası gözaltına alındıktan sonra Hasan Ocak ortadan kayboldu. Annesi Emine Ocak, ailesi ve arkadaşları 55 gün boyunca Hasan’ı aradı. 15 Mayıs’ta, Hasan’ın işkence edilmiş cansız bedeni kimsesizler mezarlığında bulundu. Ceset, Hasan gözaltına alındıktan beş gün sonra Beykoz Ormanı’nda köylüler tarafından fark edilmişti. Hasan’ın cesedine ulaşılmasının ardından kayıplara karşı adalet arayan bir insan hakları mücadelesine dönüştü ve ilk kez 27 Mayıs’ta 15-20 kişilik bir grup, Galatasaray önünde oturma eylemi yaptı.
Ayşenur Şimşek’in kardeşi Fatma Şimşek, “Ayşenur bir devrimciydi. Yaşadığı toplum içinde gördüğü haksızlıklara, eşitsizliğe ve adaletsizliğe duyarsız kalmamış, halkın bu sorunlarına katkıda bulunmak için örgütlü mücadeleye katılmıştı. Daha güzel, daha adaletli, tüm gelir ve kaynakların eşit paylaşıldığı, insanların özgürce yaşadığı bir ülke kurmak için benim de yapabileceklerim var demişti. Halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla görevli devlet Ayşenur’u bu güzel düşüncelerinden ve bu amaçla verdiği emek ve mücadelesi yüzünden katletti. Onu katletmekle kalmayıp biz onu yoğun bir şekilde ararken, onu kimi kimsesi yok sayarak Ankara-Gölbaşı’na 50 kilometre uzakta kimsesizler mezarlığına defnetti” dedi.
Fikir
Nadire Mater’in de aralarında bulunduğu “Arkadaşıma Dokunma” kampanyasını yürüten bir grup Hasan Ocak’ın cesedinin bulunmasıyla “Her Cumartesi aynı saatte Galatasaray meydanında sessizce oturalım.” fikrini ortaya koydu. Oturma eyleminde “örgüt pankartı olmayacaktı, slogan atılmayacaktı ve her hafta bir gözaltında kaybın öyküsü anlatılacaktı.” Medya oturan insanlara “Cumartesi Anneleri” adını taktı.[2]
Haftalar ve olaylar
Arjantin’de cunta yönetiminin zorla yok ettiği çocuklarını bulmak için Plaza Del Mayo meydanı’nda toplanan annelerden esinlenen gruba katılanların sayısı zaman geçtikçe binleri bulmuştur. 13 Mart 1999’da polisin müdahaleleri nedeniyle oturma eylemlerine ara veren grup, 31 Ocak 2009’da yeniden bir araya gelmeye başladı.
23 Temmuz 2016 itibarıyla 591. buluşmalarını gerçekleştiren ailelerin başlıca talepleri kayıpların devlet arşivlerinde kayıtlı akıbetlerinin açıklanması, faillerin yargılanması, Türk Ceza Kanunu’nda zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç kapsamında zaman aşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamasıdır.
5 Şubat 2011’de Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe’deki ofisinde Cumartesi Anneleri’ni kabul etti. Anneler ile görüşen Erdoğan, bu konuyu çözeceğine dair Berfo Ana başta olmak üzere diğer Annelere söz verdi. Bu doğrultuda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde alt komisyon kuruldu ve rapor hazırlandı. 2014’te dava dosyası yeniden açıldı ancak 2020’de Yargıtay’ın kararıyla zamanaşımından tekrar kapatıldı.
” Kardeşlerimizin, babalarımızın, çocuklarımızın katillerini tanıyoruz” diyen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onları devlet-millet adına katledenleri ve katletme emirlerini verenleri biliyoruz. Bu emirleri verenlerin, devletin içinde, devleti koruma adına nasıl katil çetelerine dönüştüğünü biliyoruz. Asıl suçlu olan devletten mi bekliyoruz bu katil çetelerini cezalandırmasını? Evlatlarımızı katleden bu katil çetelerini kuran, oluşturan, sonra da ölüm listelerini imzalayan devletin ta kendisi değil mi? Bu katil çetelerinin mahkemelerde nasıl aklandığını veya bir kaçına nasıl göstermelik cezalar verildiğini gördük. Ama bu halk bu katil çetelerini hep mahkum edecek ve haykıracak, siz katilsiniz.”
Gözaltılar, işkenceler, ölüm tehditleri
879. haftanın basın açıklamasını Ayşenur Şimşek’in adını taşıyan yeğeni Ayşenur Demirok okudu. Demirok, “27 yaşındaki Ayşenur Şimşek Ankara’da yaşıyordu. 1990 yılında Hacettepe Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra eczacı olarak çalışmaya başladı. 1991 yılından itibaren de sağlık emekçilerinin örgütlenmesi çalışmalarının içinde yer aldı ve Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı oldu. Yürüttüğü çalışmalar sırasında iki kez gözaltına alındı, ağır işkence gördü. Ailesini defalarca telefonla arayan kişiler, ‘Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur’ diye tehdit etti. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Ayşenur Şimşek’in karakola çağrılan babasına ‘kızınız teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmaz’ denildi. Bu yüzden eve gelemeyen Ayşenur, ailesi ile düzenli olarak haberleşmeyi sürdürdü. 24 Ocak 1995 tarihinden sonra Ayşenur ile bağlantı kesildi” dedi.
İşkencede öldürüldü, kimsesizler mezarlığına gömüldü
Emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı’na başvuran aileye “Kızınız gözaltına alınmamıştır” denildiğini, tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan ailenin 21 Mart 1995’te basın açıklaması ile arama kampanyası başlattığını anlatan Demirok, “Kampanya devam ederken Milliyet Gazetesi’nde bir haber yayınlandı. Kırıkkale Yolu üzerinde bulunan genç bir kadının cansız bedeninden söz eden bu haber üzerine Ayşenur’un izine ulaşıldı.
79 gün boyunca devletin ilgili tüm kurumlarına başvurmasına rağmen sonuç alamayan aile, kızlarının üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra ‘kimliği meçhul kişi’ olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiğini öğrendi. Bu güne kadar Ayşenur Şimşek’in gözaltında kaybedilmesi ve işkenceyle öldürülmesi ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmedi. Bu insanlığa karşı suçun failleri 27 yıldır cezasızlık zırhıyla korundu” diye konuştu.
“İnkar ve cezasızlık politikalarına son verin”
879. hafta açıklamasında Cumartesi Anneleri adına bir kez daha iktidara ve yargı makamlarına seslenen Demirok, sözlerini şöyle tamamladı: “İnkar ve cezasızlık politikalarına son verin. Ayşenur Şimşek’in kimler tarafından, kimlerin aldığı kararlar kapsamında, nasıl kaybedildiğini, nasıl katledildiğini öğrenmeye hakkımız var. Bu insanlığa karşı suçun tüm fail ve sorumlularını açığa çıkarma ve cezalandırma görevinizi yerine getirin.Kaç yıl geçerse geçsin Ayşenur Şimşek için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 180 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
Cevap bırakın