Türkiye’de aşı dezenformasyonu: Yanlış bilgiyi kimler yayıyor-ilişki ağları ne?

Eldeki tüm bilimsel veriler aksini gösterirken, bir insanı aşı karşıtı olmaya ya da aşı karşıtlarına prim vermeye sürükleyen nedir? Türkiye’de aşı karşıtlığını anlayabilmek için akademi teyitçi işbirliği ile yapılan ilk çalışmanın sonuçlarını anlattığımız dizinin ilk bölümü…

Neredeyse ikinci yılını geride bırakan Covid-19 pandemisi, Ekim 2021 itibariyle 5 milyona yakın cana mal oldu. Toplum bağışıklığı ve kayıpların en aza indirilmesi için eldeki en etkili araç, etkinliği kanıtlanmış aşılar. Ancak rekor bir hızla geliştirilen aşılar hakkında tereddütleri olanlar, aşılarla ilgili organize dezenformasyon kampanyalarından etkilenebiliyor. Bu Türkiye’de de böyle. Dezenformasyon kampanyalarını yürütenler, basit tereddütleri olanları yanlış yönlendirerek, bilimin üzerinde uzlaştığı aşıların hayat kurtardığı gerçeğine gölge düşürebiliyor.

Peki kim bu dezenformasyondan sorumlu olanlar? Başvurdukları temel anlatılar neler? Bu anlatıları yayanların argümanlarına inanmaya daha meyilli olanların ortak özellikleri neler? Esas mesele ilk bakışta görüldüğü gibi modern tıbbi pratiklere kategorik bir karşıtlık mı yoksa daha genel bir güven sorununun tezahürü mü bu?Bir diğer deyişle, eldeki tüm bilimsel veriler aksini gösterirken, bir insanı aşı karşıtı olmaya ya da aşı karşıtlarına prim vermeye sürükleyen nedir?

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aşı karşıtlığı yanıltıcı, mantık safsatalarıyla bezeli ve çarpıtmalarla yüklü argümanlardan besleniyor. Bu sebeple iddialar ve bu iddialar çerçevesinde kurulan anlatıları derinlikli bir biçimde açığa çıkarmak, aşı hakkında tereddütleri olan insanların dezenformasyon kampanyalarından etkilenmelerinin önüne geçebilmek için değerli.

İlginizi çekebilir: Büyük Uyanış mitingi: “Bir küreselci sembolü verir misiniz memur bey?”

Türkiye’de aşılara odaklanan dezenformasyon aktörlerini, bu aktörlerin sosyal medya platformlarının yıkıcı algoritmalarını fırsat bilerek yaygınlaştırabildikleri anlatılarını ve bu anlatı ağının toplumda nasıl bir etki yarattığını Öğretim Üyesi Dr. Onur Varol’un danışmanlığında Sabancı Üniversitesi’nden Özgür Can Seçkin, Ege Ötenen, Umut Duygu ve Edinburgh Üniversitesi’nden Aybüke Atalay ile Türkiye’de aşı karşıtlığı üzerine hazırladığımızyazı dizisinde açıklığa kavuşturmaya çalışacağız. 2021 yazında gerçekleştirilen SICSS’de (Summer Institute in Computational Social Sciences) bir araya gelen bu çalışma grubuna, Teyit ekibinden Mert Can Yılmaz eşlik ediyor.

Literatürde aşı karşıtlığını inceleyen çalışmalar olsa da, bu Türkiye’de aşı karşıtlığını anlayabilmek için akademi teyitçi işbirliği ile yapılan ilk çalışma olma özelliğini de taşıyor. Çalışmanın hem doğrulama kuruluşları hem de halk sağlığı alanında çalışanlar için önemli olabilecek ipuçları içerdiğini düşünüyor, gelecek işbirlikleri için de bir model olabilmesini umuyoruz.

Kimler Türkiye’de aşılar hakkında kasten yanlış bilgi yayıyor?

Teyit, Türkiye’de Covid-19 pandemisinin başından itibaren aktif bir biçimde pandemiye dair yayılan yanlış bilgi kırıntıları ile başa çıkmaya çalışıyor.

Bu çalışma kapsamında Twitter’da yanlış bilgi yayan aktörlerin tespiti için, Türkiye’de aşılar hakkındaki çeşitli anlatıları yaygınlaştırma amacıyla kullanılan hashtagler etrafında bir araya gelen kullanıcılar arasında kasten yanlış bilgi yayan yüksek takipçili ve yüksek etkileşimli hesaplara odaklanıldı.

Kasıt faktörünün, çalışmamızı bilgi bozukluğu meselesinin belli bir boyutuyla sınırladığını belirtmek gerek. Kısaca kasıtsızlıkla karakterize mezenformasyondan ziyade, kasta dayalı dezenformasyona ve onu yayanlara yakından bakma ihtiyacı hissettik.

Kriterimiz şuydu: Yanlış bir bilginin doğrusunun, Teyit veya Türkiye’de Teyit benzeri faaliyetler gösteren doğrulama kuruluşları tarafından paylaşılmasına rağmen içeriğini kaldırmayan veya düzeltmeyenler. Bunları, kasten yanlış bilgi yayan Twitter hesapları olarak nitelememizin ardındaki bir sebep, yanlış bilgiyi biteviye yinelemeleri ve daha geniş bir çevreye yaygınlaştırmaya odaklanmaları. Teyit analizleri kendilerine yanıt olarak sunulduğunda gelen itirazları reddeder bir görünüme bürünmeleri veya orijinal paylaşımlarını silerek itirazların görünürlüğünü engellemeleri ve sonrasında yanlış bilgiyi yeni bir içerikmiş gibi tekrar paylaşmaları gibi davranış örüntüleri bir seçim kriteri olarak düşünüldü.

İlgili anlatıları yaygınlaştırma amacıyla kullanılan hashtagler ve bu hashtaglerin etrafında kümelenen kullanıcıların birbirleriyle etkileşimlerinden yola çıkarak hazırlanan sosyal ağ haritasından, bu ağdaki etkin aktörlerin tespitinde faydalanıldı.

İncelenen hashtagleri kullanan yaklaşık 101 bin Twitter kullanıcısını içeren bu haritanın en aktif ve etkileşimi en yüksek yüzde 5’lik kısmında Teyit’in hazırladığı analizler kapsamında aşılar hakkında kasıtlı olarak en az iki farklı yaygın yanlış bilgi yaydığını daha önce tespit ettiği 36 yüksek takipçili ve yüksek etkileşimli Twitter hesabı saptandı. Bu 36 hesabın etkileşime girdiği kullanıcıların harita üzerinde sarıya boyandığı göz önünde bulundurulduğunda, sosyal ağ üzerinde ne denli büyük bir etkileri olduğunu ve bu hesapların sosyal ağın merkezinde bulunduklarını görmek mümkün.

Neden Twitter? Sosyal medya platformları ve özellikle de Twitter, bireylerin gerçek hayattaki davranışlarına dair anlamlı çıkarımlarda bulunabileceğimiz birer kaynak. Günlük yaşamın dijitalleşmesiyle birlikte Twitter’ın Türkiye’de hatırı sayılır büyüklükteki bir grup insan için çevrelerinde yaşananlara dair haberleri edindikleri temel kaynaklardan biri haline gelmesi, çalışmanın odak noktasını buraya taşıyan etmenlerden diğeri. Ek olarak Twitter, Facebook ve Instagram gibi alternatiflerine nazaran, veri toplama ve analizde daha geniş imkanlar sağlıyor.

Özetlemek gerekirse doğrulama kuruluşlarının Covid-19 aşılarına ilişkin yanlışladığı iddiaları Twitter’da yaygınlaştırmak için paylaşımlar yapan, paylaşımlar yanlışlansa da karşı aksiyon almayan, dezenformasyonun yayılmasına olanak tanıyan, genel olarak Türkçe dilinde Twitter paylaşımlarında bulunan ve bu incelemeye dahil edilen yüksek takipçili 36 aktör ve 10 Ekim 2021 itibariyle takipçi sayıları aşağıdaki şekilde:

Covid-19 aşıları hakkında kasıtlı olarak yanlış bilgi yayan ve bu listeye girmemiş yüksek takipçili başka aktörler olması muhtemel. Örneğin abdullahciftcibKurtogluKagan, ve yazarmuratakan gibi hesaplar da Twitter’da Covid-19 aşılarıyla ilgilli dezenformasyon yayan hayli yüksek takipçili hesaplar arasında. Öte yandan bu hesaplar ele alınan geniş hashtag listesindeki hiçbir etiketi kullanmamış olmaları nedeniyle metodolojik anlamda bu çalışmada daha sağlıklı çıktılar geliştirebilmemiz açısından listeye alınmadı. Burada bazı hesapların kasıtlı bir biçimde Twitter’ın yanlış bilgi filtrelemek için kullandığı algoritmalarının radarına girmemek için gönderilerinde herhangi bir etiket kullanmamış olabileceğini düşünmek mümkün.

Bunun yanı sıra her ne kadar Teyit sosyal medyada viralite kazanmış yanlış bilgiyi farklı yöntemlerle tarayıp tespit edebiliyor olsa da Teyit’in radarına girmemiş yüksek takipçi ve yüksek etkileşimli dezenformasyon aktörlerinin bulunması da muhtemel. Bu çalışmada hazırladığımız analizler kapsamında Covid-19 aşıları hakkında en az iki farklı yaygın yanlış bilgi yaydığını daha önce tespit ettiğimiz hesaplar göz önünde bulundurulduğundan radarımıza henüz düşmeyen hesapları burada görmüyor olabilirsiniz. Bu tarz bir durumun söz konusu olduğunu düşünüyorsanız ilgili hesabı ve hesabın yanıltıcı içeriklerini bildirim@teyit.org adresinden bize iletebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Teyit’in Editoryal Kuralları: Seçme ve Önceliklendirme Kriterleri

Eksikliklerine karşın listede yer alan isimler üzerine yapılacak bir analizin, Twitter’daki temel aşı karşıtı ağı ve bu ağın kullandığı anlatıların bir özetini sunabileceğini düşündük. Ele alınan hesapların temsil gücü yüksek bir örneklem oluşturduğu kanaatindeyiz.

Hangi kelimeleri sıklıkla kullanıyorlar?

Listedeki hesapların attığı tweetleri inceleyerek bir sık kullanılan kelimeler listesi oluşturulabiliyor. Kullanılan her bir kelimenin bulunma sıklığını listede yer alan kullanıcıların atmış olduğu tüm tweetler içinde incelemek mümkün.

Burada büyük, dünya, gerçek ve yalan gibi kelimelerin kullanılmış olması aşılar hakkında kasten yanlış bilgi yayanların hayatı yorumlamada izlediği yola ufak da olsa bir ışık tutuyor. Genel çerçeveden bakınca “büyük oyun” teması göze çarpıyor. Burada yalnızca aşılara ilişkin tweetlere değil, ilgili aktörlerin tüm tweetlerine bir bakış atılmış olması, bu kişilerin olay ve olguları yorumlama perspektiflerine dair bir sinyal veriyor.

Kullanılan kelimelere bir kelime bulutu oluşturarak baktığımızda ise bu genel anlatının aslında farklılaşan kolları olduğunu da görebiliyoruz.

Bu hesapların aşılara ilişkin tweetlerine baktığımızda ise zamana bağlı bazı dalgalanmalara rastlıyoruz.

Ay ay her bir aktörün attığı aşı ile ilgili tweetlerinin o ay attıkları tüm tweetlere oranı ışığında bir ortalama çıkardığımızda, tweetlerin Ocak 2021’de Türkiye’de aşılamanın başlamasının ardından düzenli bir artışla yoğunlaştığı görülüyor. Bu süre zarfında kendi attığı tüm tweetlere oranla aşılarla ilgili en fazla tweet atan kullanıcılar Ali Osman Önder (aliosmanonder34, toplam 766 tweet içerisinde yüzde 32) ve Bilgehan Bilge (OpDrBilgehan, toplam 1515 tweet içerisinde yüzde 32) gibi görünüyor.

Aşılar hakkında dezenformasyon yayanların, aşılarla ilgili tweetlerine etkileşimin zamanla artmış olması endişe verici. 2020 ve 2021 yıllarının aynı dönemleri (Ocak – Eylül) arasında verileri kıyasladığımızda bu artış kolayca görülebiliyor. Toplam retweet ve beğeni sayıları ciddi olarak artmış gözüküyor. Etkileşimleri 2020’de atılan tweet sayısına oranla incelediğimizde tweet başına yaklaşık 40 retweet ve 115 beğeni alınmış görünüyor. 2021’de ise hesapların görünürlüklerinin artmasıyla bu istatistikler endişe verici şekilde tweet başına 120 retweet ve 390 beğeniye çıkmış. Doğrulama kuruluşlarının ve halk sağlığı üzerine çalışan kurumların, bu aktörlerin popülerleşmesinin önüne geçemediği çıkarımında bulunmak mümkün.

Covid-19 aşılarına karşı geliştirilen anlatılar neler?

Dezenformasyon aktörlerinin aşılarla ilgilli attıkları tweetleri, aldıkları etkileşim ve aktörlerin kullandıkları kelimelerin birbirlerine benzerliği açısından incelediğimizde ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Burada aktörler üzerinden oluşturulan bir sosyal ağ haritası hayli aydınlatıcı.

Burada ağ haritasındaki renklerin anlamı şu: Hesapların kullandıkları kelimeler bakımından ne kadar çok diğer hesapla ortak noktası varsa renk o kadar koyulaşıyor. Dairelerin büyüklüğü ise Twitter’da aldıkları etkileşimle orantılı. Bu açıdan bakıldığında Bilgehan Bilge (OpDrBilgehan), Erkan Trükten (ErkanTrukten) ve Cemil Can (CemilCan5834) dezenformasyon aktörleri arasında almış oldukları etkileşimlerin büyüklüğü ve ürettikleri içeriklerin çeşitliliği bakımından önemli yere sahip gibi duruyor.

Yine b​u ağ haritasından yola çıkarak görebiliyoruz ki aşılarla ilgili dezenformasyon yayanları içeren ayrı ayrı topluluklar oluşmuyor. Atılan tweetleri incelediğimizde daha net ortaya çıkıyor ki aşı karşıtı hesaplar genel olarak aynı söylemleri kullanıyor ve tek bir argümanla yetinmiyorlar. Öte yandan Türkiye’de aşı karşıtlığı üzerine hazırladığımız bu yazı dizimizin ilerleyen bölümlerinde bu durumu büyük veride analiz edecek ve benzer bir durumun sadece dezenformasyon aktörleri listemizdeki aktörler için değil ilgili tüm Twitter kullanıcıları arasında da geçerli olup olmadığını anlamaya çalışacağız.

Dezenformasyon aktörlerinin aynı söylemleri kullanması ve tek bir argümanla yetinmemesi ise şöyle bir örnekle açıklanabilir. Bir aktör aşılarla birlikte “Bill Gates çetesi” tarafından geliştirilen çipin insanlara takılacağını belirtirken aynı zamanda aşı pasaportunun asıl amacının da insanları takip etmek olduğunu söyleyebiliyor.

İncelenen 36 Twitter hesabında karşılaşılan aşı karşıtı anlatılar ise genel hatlarıyla şu şekilde:

  • mRNA merkezli anlatılar: Bu anlatılarda mRNA’nın “Bill Gates, Uğur Şahin ve diğer küreselcilerin” bir oyunu olduğundan söz ediliyor. mRNA anahtar kelimesinin çokça kullanılması, bu tweetlerin yüksek etkileşim alması ve “biontech” ile “pfizer” anahtar kelimelerinin genel olarak “çin aşısı” veya “sinovac” gibi anahtar kelimelerden daha fazla geçmesi aşı karşıtlığının yüksek oranda mRNA türü aşılar üzerinden yapıldığı izlenimini oluşturuyor.

İlginizi çekebilir: Oxford Üniversitesi mezunu sanılan Sean Brooks’un mRNA aşılarıyla ilgili iddiaları

İlginizi çekebilir: Covid-19 mRNA aşısı olanların kan sulandırıcı kullanması gerektiği iddiası

İlginizi çekebilir: Fatih Erbakan’ın gösterdiği kuyruklu ve tüylü bebek fotoğrafları

  • Bill Gates ve “küreselciler” merkezli anlatılar: Bu anlatı dahilinde “biyoterörist” ve “küresel çete” gibi kelimeler sıklıkla kullanılıyor. Bu anlatıyı dile getirenlerin bir kısmı Bill Gates’in Sinovac, Moderna ve Biontech aşılarına çip yerleştirdiğini, insanlara bu şekilde komut verebileceğini ve insanları kullanabileceğini düşünüyor. Bunu yapmak içinse Gates’in CDC ve DSÖ gibi kurumlarla, Uğur Şahin ile beraber çalıştığı öne sürülüyor. Bu anlatı kapsamında Bill Gates dışında popüler kültürde ismi çokça zikredilen “illüminati” ve “Rockefeller ailesi” gibi adlardan da bahsediliyor.

İlginizi çekebilir: Bill Gates’in aşılarla dünya nüfusunu azaltmayı amaçladığı iddiası

İlginizi çekebilir: İtalyan milletvekilinin Bill Gates ve yeni koronavirüse dair iddiaları

İlginizi çekebilir: Koronavirüs salgınının arkasında Gates Vakfı’nın olduğu iddiası

  • Yan etki merkezli anlatılar: Bu anlatı çerçevesinde aşıların psikolojik bunalım, miyokardit, alerji, anaflaktik şok, parkinson, alzheimer ve çocuklarda otizme yol açması gibi yan etkileri olduğu savunuluyor. Aşı olunsa da ölümlerin devam ettiği ve normalde ölüm oranı az olan hastalıkta aşının ardından ölüm oranlarının arttığı iddia ediliyor. En çok etkileşim alan tweetleri incelediğimizde bu anlatının mRNA aşıları ile ilgili anlatıyla iç içe girdiği noktaların olduğu da anlaşılıyor.

İlginizi çekebilir: Pfizer-BioNTech aşısının yan etkisinin ölüm olduğu iddiası

İlginizi çekebilir: Sinovac aşısının bağışıklık sistemine saldırarak felç bıraktığı iddiası

İlginizi çekebilir: FDA’nın Covid-19 aşısının kalp krizi riskini 71 kat artırdığını söylediği iddiası

  • Hak merkezli anlatılar: Bir diğer anlatı kapsamında, aşı zorunluluğuyla bireysel hakların çiğnendiğinden söz ediliyor. Eyyüp Akbulut’un aşıların içeriği, kapanma ve maskeler konusunda soruşturma başlatması sonrası görevden alınması bu anlatıyı dillendiren grubun ilgi odağı. Öte yandan yalnızca bu argümanı dile getiren aktörün olmadığını, bu anlatının genelde diğer yanıltıcı anlatılara ek bir dayanak oluşturmak için kullanıldığını ifade etmek mümkün.

Haklar bağlamında ele alınabilecek bir yan anlatı ise aşı pasaportunu merkeze alan anlatılar. Aşıların yapılmasıyla birlikte aşı pasaportlarının da ortaya çıkacağını vurgulayan bu anlatıda, asıl amacın insanların haklarının ihlal edilerek takip edilmeleri ve hareketlerinin kontrol altına alınması olduğundan söz ediliyor.

İlginizi çekebilir: Aşıların insanları humanoid haline getirip haklarının ellerinden alınmasına neden olacağı iddiası

İlginizi çekebilir: Görüntülerin Brezilya’daki aşı karşıtı eylemleri gösterdiği iddiası

İlginizi çekebilir: Bazı kişilerin kollarına mıknatıs yapışmasının Covid-19 aşılarında çip olduğunu gösterdiği iddiası

  • Yeni varyant merkezli anlatılar: Bu anlatı delta varyantının ortaya çıkışının da aynı Covid-19 gibi bir aldatmaca olduğu fikrini benimseyenler tarafından kurgulanmış. Covid-19 aşılarının delta varyantı gibi yeni varyantlara karşı işe yaramadığı iddia edilmiş.

İlginizi çekebilir: Delta varyantının Britanya’da Covid-19 aşısı olanları daha fazla enfekte ettiği iddiası

İlginizi çekebilir: İsrail’de aşının delta varyantı kaynaklı ağır vakaları önleyemediği iddiası

İlginizi çekebilir: Nobel ödülü sahibi Luc Montagnier’in Covid-19 aşısı olanların iki yıl içinde öleceğini açıkladığı iddiası

Temel anlatılar bu şekilde. Ağ haritasında önemli bir yere sahip olduğunu belirttiğimiz Bilgehan Bilge (OpDrBilgehan), Erkan Trükten (ErkanTrukten) ve Cemil Can (CemilCan5834) gibi dezenformasyon aktörlerinin temel argümanlarına daha yakından bakmak da faydalı olabilir.

Bilgehan Bilge (OpDrBilgehan), Twitter hesabında genelde mRNA aşılarına ve aşının yan etkilerine ilişkin yanıltıcı bilgilere yer vermiş. Bu arada “Bill Gates” ve “küresel lobi” gibi kullanımlara ise tweetlerinde rastlanmıyor. Öte yandan 11 Eylül 2021’de Maltepe’de yapılan ve “Küresel çetelere karşı tek ses” sloganının benimsendiği aşı karşıtı mitingde öne çıkanlardan biri olması, bu anlatıya çok da uzak olmadığını gösteriyor.

Erkan Trükten (ErkanTrukten) ise yukarıda bahsettiğimiz yanıltıcı tüm anlatıları yaygınlaştırmak için sıkı çalışanlardan.

Cemil Can (CemilCan5834) yakından incelendiğinde 36 aktör arasında Ocak 2020’den bu yana attığı 12 bini aşkın tweet ile Twitter’ı en aktif kullanan dezenformasyon aktörlerinden. Bahsettiğimiz tüm anlatılara tweetlerinde yer veren Cemil Can’ın en çok tercih ettiği anlatı ise varyantlara ilişkin.

Genel bir tablo çıkarmak gerekirse, 36 hesap arasında yukarıda bahsedilen beş temel anlatıdan üç ve daha fazlasına gönderilerinde yer veren en az 33 hesap bulunuyor. Beşte beş yapan 30 hesap var.

Ulaşılan bulgular, aşılarla ilgili kasten yanlış bilgi yayanlar ve izledikleri anlatılar açısından, doğrulama kuruluşları ve halk sağlığı için çalışan kurumlar için kritik içgörüler sunuyor.

Özellikle dezenformasyon aktörleri tarafından mRNA aşılarına ilişkin yaratılan kafa karışıklığı, çarpıtılan veya direkt olarak uydurulan yan etki verileri ve yeni varyantlara ilişkin kurulan iddiaları doğrulamaya tabii tutmak ve çürütmek çoğunlukla kolay. Veri okuryazarlıklarındaki eksiklik ve doğrulama yanlılığı gibi bilişsel bazı zaaflar bu anlatıları kurgulayan dezenformasyon aktörlerinin zayıf noktaları. Akademik literatürü takip etmeme, seçme (cherry-picking) bulgularla insanları korku ve aşı tereddüdüne itme eğiliminin önüne nesnel verilerle ve doğru, açık bir anlatımla geçmek mümkün.

Öte yandan Bill Gates ve küreselciler odaklı anlatının kökü çok daha derinlerde. Pek de gelişkin olmayan bir kapitalizm eleştirisi dahilinde dezenformasyon yayanlarca “yaratılan” kötücül aktörlerin gerçek niyetlerinin o veya bu oluşuna dair spekülasyonlara ilişkin verilere yaslanan bir değerlendirme yapmak ve bu değerlendirmeyle insanları ikna etmek güç. Küresel kapitalizm ve başvurduğu bazı araçların kötücül karakteri muhakkak. Ancak gerçekte olmayan, nesnel bulgulara dayanmayan, basit karikatürleştirmelerden ibaret bir “küreselci” eleştirisinin gerçek bir kapitalizm eleştirisi olmadığını, bu karikatürleştirme gayretlerinin sağlıklı eleştirileri gölgede bıraktığını ifade etmeden geçmemeli.

Hak merkezli anlatılarda ise gerçek dışı “bizi humanoid canlılara dönüştürecek, haklarımızı alacaklar” bağlamında geliştirilen bilim kurgu iddiaları bir yana bırakırsak ifade özgürlüğü ve bireysel bütünlük merkezli çıkışların anlamlı olduğunu söylemek gerek. Öte yandan yukarıda bahsettiğimiz dezenformasyon aktörleri için insan hakları temelli çıkışlar, aşı karşıtı diğer anlatılarını desteklemek için dayandıkları sadece ufak bir zeminden ibaret. İnsan hakları hukuku açısından karşılığı olan bir tartışmanın aşı karşıtları tarafından araçsallaştırılarak bir bakıma sömürüldüğünü görebiliyoruz.

İlginizi çekebilir: Aşıların insanları humanoid haline getirip haklarının ellerinden alınmasına neden olacağı iddiası

Türkiye’de aşı karşıtlığı üzerine Sabancı ve Edinburgh Üniversitelerinden araştırmacılar ile hazırladığımız bu yazı dizisinin devamında Covid-19 aşısı karşıtı aktör ve anlatıları incelemeyi sürdürecek, bu durumun halk sağlığı açısından yarattığı riski ve toplumsal yansımalarını detaylı bir biçimde ortaya koymaya çalışacağız. İlerleyen çalışmalarda yüzümüzü dezenformasyon aktörlerinin seslendiği kitlelere dönecek ve hangi grupların Covid-19 aşılarına ilişkin dezenformasyona karşı daha savunmasız olduğunu ve yanlış bilgiye inanmaya daha eğilimli olduğunu tespit etmeye gayret göstereceğiz. Nihayetinde çalışmamız bireyleri aşı karşıtlığına götüren mekanizmayı derinlemesine bir biçimde aydınlatmayı hedefliyor.

Hazırlayanlar: Öğretim Üyesi Dr. Onur Varol’un danışmanlığında Sabancı Üniversitesi’nden Özgür Can Seçkin, Ege Ötenen, Umut Duygu, Edinburgh Üniversitesi’nden Aybüke Atalay, Teyit’ten Mert Can Yılmaz

Büyük Uyanış mitingi: “Bir küreselci sembolü verir misiniz memur bey?”

11 Eylül 2021’de Maltepe’de gerçekleşen miting alanında “Ortada bir komplo varsa, teorisine ne gerek var?” sözleri yükseliyor. Salgının başından beri yanlışlanan ne kadar iddia varsa, bu meydanda.



22/09/2021 15:00• 9 dk

Seçil Türkkan

Teyitçi

Teyit, henüz ismi dahi olmayan Covid-19 salgını ile ilgili ilk içeriğini 25 Ocak 2020’de yayınladı. O gün virüsten etkilenen toplam kişi sayısı 830, ölü sayısı da 26 idi. Yanlış anlamadınız, evet, tüm dünyada.  

Ancak komplo teorileri virüs, neden olduğu hastalık ve salgınla ilgili açıklamaları çoktan bulmuştu bile. Aradan geçen 21 ayda, #koronavirüs etiketi altında 500’e yakın içerik yayınladık. Bunların azımsanamayacak bir kısmı, komplo teorileri adını verdiğimiz kategoriye dahil ve aşı karşıtı gruplarca kasten yayılan yanlış bilgiler içinden ulaştıklarımız.

Teyit’te “aşı karşıtı” diye sınıfladığımız gerçek kişi ve hesapları artık neredeyse ezber ettik. Motivasyonları, temel eğilimleri, davranış örüntüleri hakkında hafife alınmayacak bir içgörü ve veriye sahibiz. Ancak, biraz da salgının başından bu yana evde çalıştığımız için olacak, kendileriyle gerçek dünyada, maddi bir zeminde karşılaşmamıştık.

Miting “tanışmaya” vesile 

11 Eylül 2021 günü İstanbul Maltepe’deki sahile nazır alanda yapılan Büyük Uyanış Mitingi “tanışmamıza” vesile oldu. Sahaya hakim iddia ve inanışların ne kadarıyla karşılaşmış, ne kadarına yanıt üretebilmiştik? Karşımızda gerçekten “grup” olarak adlandırılabilecek, ortak bir çıkar ya da amaç etrafında birleşmiş bir grup var mıydı?

Örneğin, evvelden Teyit’in Teyitpedia kategorisinde yayınladığı kaynaklarda da yer alan, komplocu düşünmeye dair bazı özellikleri sahada sınamak istedik:

Çeşitlilik ve sorgulama: Komplo teorilerine herkes inanabilir, bunun bir sınıfı, yaşı, bağlamı yok. Saha da bu çeşitlilikte olacak mı tekil bir inanışla mı karşılaşacağız? Yine bu düşünme biçiminin niteliklerinden biri, yanıt aramak ve iletişim için değil, retorik amaçlı sorular sormak.

Kişinin kendini gözünde büyütmesi: Bir araştırmaya göre sosyal ve kültürel değişimden korkanlar komplo teorilerine inanmaya daha yatkın; kendi bilgi ve becerilerini büyütenler de öyle. Radikal siyasi görüşlere sahip olmak da buna dahil. Yani mütevazı olup başka görüşlere de açık olursak ayaklarımız yere daha sağlam basabilir.

Tarikat gibi davranma eğilimi: Sahada sınayabileceğimiz bir başka ölçüt de, bu gibi grupların üyelerini, tıpkı tarikatlar gibi özel ve seçilmiş hissettirdikleri. Araştırmalar, bu kişilerin temelde kolektif bağlanma arzusunu tatmin ettiklerini de gösteriyor.

Yanlış Bilgileri Çürütme El Kitabı’na göre, güçsüz veya savunmasız hissedenler, komplo teorilerine daha çok inanma ve yaygılaştırmaya da daha meyilli olanlar.

Başlıyoruz.

“Bir küreselci sembolü verir misiniz memur bey?” 

“Maskeleri alın, girişte maske istiyorlar.” Bu cümleyi duyduğunuzda “Başka bir gezegende miyim?” sorusunu aklınızdan geçirmemeniz mümkün değil, zira maskeli hayat en az bir buçuk yıldır yeni normalimiz.

Miting alanına girişte her mitingde olduğu gibi bayraklar satılıyor, zira bu miting için tek bayrak çağrısı yapıldı. Önümüzden elinde kamerası olan bir genç geçiyor, üzerinde Serdengeçti Birliği yeleği var.

Mitinge yönelik haberler Ağustos itibariyle yazılmaya başladı. Çağrıcı olan ve “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” sloganıyla Aralık 2019’da kurulan Anadolu Birliği Partisi’nin programında yer alan ifadeler ilginç: “Sağlıklı toplum sağlıklı beslenirse oluşur. Bunun için gıdalarımızdaki, ağız temizliğinde kullanılan ürünlerde de insan sağlığına özellikle beyin sağlığına zararlı olan tüm maddelerden arındırılarak sunulması sağlanacaktır.”

Maltepe Kaymakamlığı tarafından izin verilmeyen ama İstanbul Valiliği’nin onayladığı mitingin yasal başvuruları Anadolu Birliği Partisi tarafından yapılmış olsa da, Eylül ayında mitingle ilgili haberlerde aşı karşıtı olduğu bilinen yazar Abdurrahman Dilipak “önder” olarak anılmaya başladı. 

Miting alanında HES kodu ve aşı zorunluluğu olmasa da, maske zorunluluğu var. Polis aldıkları emrin bu olduğunu söyleyip, “İçeri girdikten sonra çıkarıyorlar” diyor ve yine de kapıda maskesi olmayanlara veriyor. Bir kadın arkasındaki gruba da duyuracak şekilde polise şöyle sesleniyor “Bir tane küreselci sembolü verir misiniz memur bey?” Grup alkışlıyor.

Bu “küreselcilik” söylemi, miting alanında sık sık tekrar ediliyor. Herkesin üzerinde uzlaştığı bir varsayım. Oysa Teyit’in internet sitesinde bu kilit kelimeyle arama yaptığınızda bir sonuca ulaşamıyorsunuz. Çünkü bu olgu kontrolüne sokulabilecek bir kavram değil; daha ziyade bir varsayım. Dünyayı yönetmeye muktedirlerce uygulamaya konan, tekil ve kötücül bir ajandanın varlığına inanmak üzerine kurulu. Yani Teyit’in metodolojisinin dışında kalan bir alan.

“Allahsız dünya görüşü savunuluyor”

Sosyal medyadaki mitinge az kala çıkan yüksek sese karşılık alandaki insan sayısı nispeten az. En azından dışarıdan bakarak, belli bir siyasi ya da sınıfsal aks izlenemiyor. Sarıklı, çarşaflı, CHP’li olduğunu söyleyen, zengin ya da değil, genç, orta yaşlı, yaşlı, hatta birkaç çocuk…

 

Yani komplo teorilerine inananların türdeş bir grup olarak görülemeyeceği varsayımının desteklendiğini söyleyebiliriz. Göstericilerle görüşmelerimizde de, ortaya saçılan sorularda da, retorik sorular gözlemlediğimiz bir davranış biçimi oldu.

Örneğin sırada beklerken mikrofon uzattığımız Emine Doğan (44) mitinge tek başına gelenlerden. Maske takmış olmam nedeniyle yüzündeki ifade müstehzi. “Hem maske hem siperlik takmışsınız?” diyor. “Evet, virüsten endişeliyim. Peki siz neden buradasınız?” Doğan mali müşavir. Kızı üniversiteyi kazanmış ama giderken PCR ve aşı zorunluluğu getirecekler, bu yüzden tepkili. “Ben sadece acil kullanım onayı almış bir sıvıyı neden kendime zerk edeyim?” Ona göre medya taraflı haber yapıyor.

İlginizi çekebilir: Covid-19 aşılarının faz çalışmalarının bitmediği iddiası

Bir başka kişiye mikrofon uzatıyoruz. İsmini vermek ve görüntü almamızı istemiyor. “Jak Şirak** yazmış bunları. (Jacques Chirac, Eski Fransız siyasetçi. Ancak Chirac’ın bu yönde beyanları yok. Konuşan büyük ihtimalle yazar Jacques Attali ile karıştırıyor) Bu pandemi saçmalığını Türkiye’de yayan üç kişiden biriyim. Tüm yurtdışı yayınlarını takip ederim. O yaşlıları ve dünyadaki nüfusu yok edecek bir virüsten bahsetmiş. Bu, bir zeka virüsü. Salak olanları yok etmeye çalışıyorlar. Bana kalırsa insanın aklını kullanması lazım. Benim eşim beni aldattı ve alkolik, kaldırımlarda uyuyan bir insan. O da bu hastalığa yakalandı, yoğun bakıma alındı, entübe oldu. Şimdi iyileşti. O ilaçları vermeseler hasta olmazdı. Kanıtlarımı neden sana söyleyeyim? Gazetecisin sonuçta. ”

İlginizi çekebilir: Fransız ekonomist Jacques Attali’nin 1981’de salgın kaynaklı ötanaziyi desteklediğini açıkladığı iddiası

Alana girişte elinde pankartı, yanında dört yaşındaki çocuğuyla birlikte Uyanmışlar Hareketi pankartı sizi karşılıyor. Hareketin lideri Fahrettin Tellioğlu pankartı oğluyla birlikte taşıyor.  Kamerayı görünce anlatmaya başlıyor, “Evet arkadaşlar, esas gören göz, dünyaya hükmeden, korona tiyatrosunu oynayan tapınakçılar dünyayı rehin aldı. Mesela arkadaşımız bayan hem maske hem siper takıyor, -gülümseyerek- bence yanlış yapıyor.” Gazeteci olduğum için bu oyuna gelmemem gerektiği görüşünde. Yeni dijitalleşme ile birlikte Allahsız bir dünya düzeni önerildiğini savunuyor. Bu nedenle aşı ve maske karşıtı, hiç hastalanmamış. Ona göre kişileri aşıya zorlamak hukuki kaynağı olmayan bir yalan. Ne olduğu belli olmayan sıvıların vurulmasına karşı.

İlginizi çekebilir: Aşılarda bulunan maddeler o kadar ‘korkutucu’ mu?

Artık miting başlamış durumda. Basın mensubu olduğum için bana kartını uzatıyor. “Dünya Dilleri Merkezi ve Yeryüzü Halkları Dostluk Vakfı” Başkan Yardımcısı olduğu yazıyor. Kartın arkası da “Küresel zalim, çocuk katili, kuduz köpeklere boykot” için tasarlanmış.

“Size anlatılmayanı anlatmayı hedefliyoruz”

Polis içeri alınan döviz ve pankartları da kontrol ediyor. “İllegal hiçbir şey yok, Plandemi Büyük Buluşma Platformu, büyük insanlık için el ele”  diye bağırıyor birileri. Twitter’da 19 bin 700 kişilik bir takipçisi olan grup, avukatları tarafından hazırlanan aşı ve PCR karşıtı dilekçelerini kamuya açtı ve kurumlara teslim edilmesi için çağrı yapıyor. 

Platformun başkanı Ali Osman Önder’in takipçi kitlesi platformdan büyük. Takım elbise giymiş ve o gün epey popüler, her yerden kendisine sesleniyorlar. “11 Mart 2020’de, plandemi başladığında kurulduk. Arkadaşlarımızla birlikte sizlere anlatılmayanları anlatmayı hedefliyoruz.”

 

Önder bir kişiyle selamlaşmaya gittiğinde, yanındakilere mikrofon uzattık. Bir kadına “Siz de üyesiniz değil mi?” diye soruyoruz, “Ayıptır söylemesi” diye yanıtlıyor. “Neden ayıptır söylemesi dediniz?”, “Ego yapmayayım diye. Biz övünç kaynağıyız. Siz neden o kadar kask maske taktınız? İnsan bağışıklığı aksine doğada evrimleşerek güçlenir. Yaradılış bu. Ben başından beri kullanıyorum. Bunları takarak kendinizi ne kadar hasta ettiğinizi anlayacaksınız” 

İlginizi çekebilir

Maskenin işe yaramadığı hatta zararlı olduğu iddiası

Maske kullanımının çocuklar için zararlı olduğu iddiası

Dr. Bilgehan Bilge’nin maske kullanımı hakkındaki iddiaları

Birbirimizin yanından uzaklaşıyoruz. Yaklaşık 15-20 kişilik bir grup, hiçbiri birbirini ilk kez görmüş gibi değil, önceden tanışıyorlar.

Yani alandaki kitleden konuştuklarımızın, kendi dünya görüşleri ve becerilerini abartma davranışını sergilediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki ya tarikat gibi davranmak?

‘Siyasetin olmadığı bir hareket olmak’

İçeri giriyoruz. Bazıları girişte maskeli ancak bu durumdan memnuniyetsiz olanlar da var. Bir erkek arkadaki grubuna sesleniyor. “Dışarda maskesiz dolaşmak yasak, içerde biz maskeyi yasaklıyoruz.” Gülüşmeler yükseliyor yine.

Konuşmacılar ve mitinge gelenleri polis bariyerleri ayırıyor. Bir tür “sosyal mesafe” önlemi olabilir. Sahnede Abdurrahman Dilipak var. Aşı zorunluluğunun ve Covid’in anayasaya aykırı bir yalan olduğundan da bahsediyor; yoğun bakımda yatan ve hayatını kaybetmiş tanıdıkları olduğundan da. 5G News Platformu isimli Facebook sayfalarından kurumlara şikayetlerinin sonuçlarını ve kampanyalarını da duyuracaklarının haberini veriyor. Dilipak’ın temel motivasyonlarından birinin 5G karşıtlığı olduğunu görmek mümkün, kitlenin onu sahiplendiğini anlamak da.

Aşı, PCR, maske ve hatta salgının varlığına karşıt katılımcıların örüntülerinden biri de anlaşılan o ki 5G karşıtlığı.

İlginizi çekebilir

5G ile yeni koronavirüsün ortaya çıkışı arasında bağlantı olduğu iddiası

5G WhatsApp mesajı I: 5G protestosunu gösterdiği iddia edilen videolar başka olaylardan

5G WhatsApp mesajı II: 5G kullanan ülkeler yolcu gemileri ve bir YouTuber

5G WhatsApp mesajı III: 5G ve yeni koronavirüs arasında bağ kurmak mümkün mü?

Sosyal medyadan bakınca kalabalık gözüken ancak bir araya gelince çok da kalabalık olmayan bu kitle, basın mensuplarına da öfkeli. Bir ara basına “Şimdi mi aklınız başınıza geldi, bizi neden şimdiye kadar görmediniz” diye sesleniyorlar. Bu, Türkiye’de farklı kesimlerin, mecra buldukça dile getirdikleri bir durum.

Üyelerin kendini özel hissettiği bir kolektiflik hali açıkça görülüyor. Aslında bir çağrı sonucunda bir araya gelmiş bir kalabalıktan söz ediyoruz. Gruplar birbirlerini çeşitli kurumlara karşı mücadele etmeye çağırıyor. Ama bir tür tarikat gibi davrandıkları, belli amaçlardan ziyade kanıttan uzak inançlar etrafında birleştikleri de muhakkak. Kitledekiler kendilerini “özel”, “aydınlanmış”, “farkında” hissediyor.

Sivil hareket olması kalabalığın motivasyonlarından

“Sağlık Bakanlığı aşı pazarlama ofisi değildir”, “Aşıya değil faşizme karşıyız” ve “Her Yer Maltepe, Her Yer Direniş” sloganlardan bazıları. Mitingdeki katılımcıların motivasyonlarından biri sivil bir hareket olduklarını birbirlerine ve kameralara tekrar etmeleri. Bildiri okunurken kararlı ve mücadeleci gözüküyorlar.

Sahneye çıkan isimlerden biri ve son günlerde de “Son Günah” isimli kitabını çıkarmış olan  Hamza Yardımcıoğlu, Moleküler Biyolog Prof. Oktay Sinanoğlu’nun sözü olduğu referansıyla sahnedeki konuşmasında kalabalığa şöyle sesleniyor: “Ortada bir komplo varsa, teorisine ne gerek var?!”

O sırada bir kız çocuğu scooterıyla kalabalıkta geziniyor. 15.00’te başlayan miting alanına 16.31’de de girişler sürüyor. “Maskeleri alın, girişte maske istiyorlar.” 

Alanda konuştuğumuz kişilerce dile getirilen ve atmosfere slogan ya da pankartlar vesilesiyle hakim olan iddiaların neredeyse tamamına Teyit olarak yanıt verdiğimizi görüyoruz, yani alandakiler arasında hiç karşılaşmadığımız iddialar yok. Ancak yine de bu kalabalığın neden ve nasıl bir araya geldiğini anlamaya çalışmayı sürdürmek de önümüzdeki günlerdeki bir diğer işimiz.