Hayatın sorunları ne kadar devleşirse devleşsin, hepimizin hak ettiği onurlu ve eşit yaşama adanmış haklardan büyük değiller. Haklara bu yüzden evrensel diyoruz. Hepimizi, her bir yaşamı kapsıyor. Kendilerini ihlal edecek her türlü gerekçenin üzerinde yer alıyor. Haklar hepimizden güçlü ve büyükler. Çünkü her ne olursa olsun vazgeçilmeden, devredilmeden korunup yaşatılmaları gerekiyor. İnsanlık tarih boyunca çektiği acılardan ders çıkarsın, verilen sözler uçup gitmesin diye, haklar anlaşmalarla güvenceye alındı; kağıtlara mühürlendi. Tıpkı bugün, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilişinin 73. yılını kutladığımız İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi. Bu vesileyle, insanlık ailesinin en büyük ortak hedefi olan hakları eşitçe ve kardeşçe yaşayabilme dileğimizi yineliyor, ne olursa olsun, onlardan vazgeçmeyeceğiz diyoruz.
Bugünün ilhamını büyütmek adına, Beyannamenin içinden seçtiğimiz 10 hak alanını koruyup geliştirmek için Hayatın sorunları ne kadar devleşirse devleşsin, hepimizin hak ettiği onurlu ve eşit yaşama adanmış haklardan büyük değiller.
Haklara bu yüzden evrensel diyoruz. Hepimizi, her bir yaşamı kapsıyor.
Kendilerini ihlal edecek her türlü gerekçenin üzerinde yer alıyor.
Haklar hepimizden güçlü ve büyükler.
Çünkü her ne olursa olsun vazgeçilmeden, devredilmeden korunup yaşatılmaları gerekiyor.
İnsanlık tarih boyunca çektiği acılardan ders çıkarsın, verilen sözler uçup gitmesin diye, haklar anlaşmalarla güvenceye alındı; kağıtlara mühürlendi. Tıpkı bugün, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilişinin 73. yılını kutladığımız İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi. Bu vesileyle, insanlık ailesinin en büyük ortak hedefi olan hakları eşitçe ve kardeşçe yaşayabilme dileğimizi yineliyor, ne olursa olsun, onlardan vazgeçmeyeceğiz diyoruz.
Bugünün ilhamını büyütmek adına, Beyannamenin içinden seçtiğimiz 10 hak alanını koruyup geliştirmek için Sivil Düşün desteğiyle hayata geçmiş 10 çalışmayı sizlerle paylaşıyoruz.
Madde 7: Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunmaya hakkı vardır. Herkes, bu Bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılığa ve ayrımcı kışkırtmalara karşı eşit korunma hakkına sahiptir.
İzmir Film ve Televizyon Yapımcıları Derneği, mülteci ve göçmenlerin eşit korunma hakkından vazgeçmek istemedi. Toplumda ayrımcı dilin ortadan kaldırılmasına destek olmak için bir kısa film atölyesi düzenledi. Atölye sonunda, katılımcıların nefret söylemine dikkat çekmek için ürettiği kısa film ve kamu spotları; medya, kamu, sivil toplum örgütü, belediye çalışanları ile siyasetçilerin gündemine sokuldu. Atölye filmlerinden Yuva, HFPA Snow Leopard Award (Hollywood Yabancı Basın Birliği Kar Leoparı Ödülü) festivalinde seçkiye girerek, kısa listeye kaldı.
Ersin Umut Güler, Yolcu Tiyatro ile birlikte; müzikolog, besteci ve koro şefi bir rahip olan Gomidas Vartabed’in hayatını konu alan oyunu ülkenin farklı şehirlerinde sergileyerek Gayrimüslim azınlıkların hakları ve bir arada yaşamın güzelliğine dikkat çekiyor.
Oyun, Osmanlı döneminde Kütahya’da dünyaya gelmiş, Anadolu ve dünya kültürüne derin izler bırakmış bir Ermeni sanatçı olan Gomidas Vartabed’in trajik hikayelerle şekillenen yaşamını kendi dilinden aktardığı bir anlatı. Gayrimüslim azınlıkların Türkiye coğrafyasına kültürel, ekonomik ve sosyal anlamda kattıkları zenginlikleri görünür yapma kaygısı taşıdıklarını belirten Ersin, oyunun süpervizörlüğü ve yapımcılığını üstleniyor. Gomidas’ı canlandıran Fehmi Karaarslan’a ise, oyun sırasında 40 kişilik topluluğuyla Lusavoriç Korosu eşlik ediyor. Sahneleriyle övgü toplayan ekip şimdi seyircileri, sahneleme sonrası yaratıcı takımla buluşturup atölyeler, söyleşiler düzenlemeyi, videolar üretmeyi planlıyor.
Yazan-Yöneten:Ahmet Sami Özbudak
Oynayanlar: Fehmi Karaarslan- Koro Şefi Hagop Mamigonyan-Lusavoriç Korosu
Yolcu Tiyatro ekibi
Ersin Umut Güler
Ahmet Sami Özbudak
Fehmi Karaarslan
Hagop Mamigonyan
Lusavoriç Korosu
İyilik için Sanat Derneği, genç sanatçıların fikirlerini sanat yoluyla topluma aktarma haklarından vazgeçmedi. Hem güzel sanatlar fakültesi öğrencileri ile mezunlarına ilham kaynağı olmak hem de sanatsal üretimi desteklemek amacıyla 20 genç sanatçının kişisel yolculuğuna tanıklık ettiğimiz belgesel ve videolar üretti.
Dernek her yıl, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun 10 genç sanatçının sanatsal üretimleri için bir yıl boyunca fiziksel mekan, ekipman ve mentörlük desteği sağlıyor. Pasajda Bir Yıl isimli bu projeden yararlanan gençlerin çalışmaya dahil olmalarından bu yana edindikleri tecrübe ile eserlerindeki değişim, bir belgesel çalışması ile görünür oldu. Türkiye’de sanat çalışmalarına verilen desteğin yetersiz oluşundan kaynaklı motivasyon kaybını telafi etmek için yapılan çalışmanın bir de dijital kataloğu var.
Muğla Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (KÖY KOOP), kooperatifçiliği benimsetmek ve kalıcı kırsal kalkınmaya destek olmak amacıyla bölgelerinde örgütlenme hakkına dikkat çekecek bir çalışmaya imza attı. Bünyelerinde bulunan örnek kooperatiflerin örgütlenme biçimleri, üretim süreçleri, bölgeyle ilişkilerine dair video röportajlar hazırladı.
Tarımsal kalkınma kooperatifi ortaklarının yüksek yaş ortalaması ve baskın erkek katılımı gibi nedenlerle tüm topluma ulaşarak aidiyet yaratamadığını belirten ekip, özellikle çiftçiliği terk eden gençler ve emekleri görünür olmayan kadınlara ulaşmak istiyor. KÖY KOOP’un bir diğer hedefi de, video içerikler ve sosyal medya kampanyalarının etkisi ile, üreticilerin çiftçiliği sahiplenmesi yolunda katkı sunmak.
Yasin Yiğit, Muş’ta yaşayan genç akranlarını kararlara politika geliştirme ve karar alma sürçlerine katılım haklarından vazgeçmedi. Geliştirdiği dijital kampanya ile yerel yönetimler ile sivil toplum arasındaki iş birliklerinin önemine dikkat çekti.
Muş, genç nüfus kadar, genç işsizliğinin de yoğun olduğu illerin başında geliyor. Salgınla birlikte, gençlerin yerel düzeydeki politika ve kararlarda söz sahibi olma fırsatlarını büyük oranda kaybettiklerini dile getiren Fatih, kent konseyi ve Gençlik Merkezi ortaklığında yürüttüğü çalışma ile hem yaşıtlarına hem de politika üretenlere sesini duyurmak istiyor.
Fırat Taş, Alevi kimliğinin temel kavramlarını gençlere doğru biçimde açıklayarak aktarmak için bir video sözlük hazırladı. Türkiye Alevilerinin önemli bir kısmının geleneksel inanç mekanlarının olduğu köylerde değil Türkiye’nin büyük şehirlerinde ve Avrupa’da yaşadıklarını belirten Fırat’a göre, bu durum, özellikle genç kuşak bakımından inanç kültürünü zayıflatıcı etki taşıyor.
Fırat Alevi toplumu tarafından inanç önderi kabul edilen, bilimsel ve modern bir yaklaşıma sahip isimlerle birlikte hazırladığı video sözlük serisi ile, gençlerin doğru ve bütünsel bilgi ihtiyaçlarını karşılayarak kimlik oluşumlarına katkı sunmak istiyor.
Madde 23: 1. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
Bahar Öksüz Ekim, salgın döneminde farklı sektörlerde çalışan kadınların emeğini görünür kılmak için çektiği fotoğrafları kamuoyu ile buluşturdu. Kadınların çalışma koşullarında karşılaştıkları olumsuzluklar fotoğrafların gücüyle ses buldu.
Salgının olumsuz etkileri, hakları zarara açık olan gruplar için iki kat fazla hissedildi. Özellikle kadınlar, büyük bir işsizlik riski ile karşı karşıya kaldılar. Özellikle sağlık ve tarım gibi kilit alanlarda çalışan binlerce kadının, işte çıkarılmamak için çalışmaya devam ederek sağlık haklarından vazgeçmek zorunda kaldığını belirten Bahar, çalışmasıyla hem kadınlara motivasyon sağlamak hem de kadın emeğinin değerini gündemleştirmeyi hedefledi.
Burçak Öksüz Doğan, salgın koşullarında yaşam alanları sınırlanan çocukların kendilerini sanatın farklı kollarıyla ifade etmelerine alan açan Evde Çocuk Var platformunu kurdu. Burçak yürüttüğü kampanya ile, çocukların, çeşitli sorulara cevaben hikaye, resim, müzik, dans, ses yoluyla duygularını dışa vurmalarına aracılık etmeyi hedefledi.
Salgın sürecinde çocukların sağlık ve eğitim hakları yanında ruhsal sağlıklarını geliştirme hakları da olumsuz etkilendi. Evde Çocuk Var, sosyal medya hesapları üzerinden meydan okuma yöntemiyle, Türkiye’nin her yerinden ebeveyn ve öğretmenleri, çocukların çalışmalarını paylaşmaya davet etti. Bu zor süreci tek başlarına deneyimlemediklerini gören çocukların kaygı düzeyleri azalırken, aşırı kaygılı ya da titiz ebeveynler, uzman yönergeleriyle daha sağlıklı hareket etmeye teşvik edildi.
Bünyesinde 199 köy barındıran antik Hasankeyf kentinin Ilısu Barajı projesiyle sular altında kalması onlarca insanın bölgeyi terk etmesi anlamına geldi. Göç Araştırmaları Platformu, Hasankeyf’den göç edenleri haklarından haberdar etmek ve toplumsal hafızayı canlı tutmak amacıyla bir belgesel üretti, fotoğraf sergisi düzenledi ve hukuki destek temin etti.
Barajın yapılmasıyla beraber insanlar yerinden, yaşamlarını kazanmak için yapa geldikleri ekonomik faaliyetlerden mahrum kaldıklarını savunan ekip, barınma hakkını kaybetmiş olanlara alternatif yaşam alanları sunulmamasına dikkat çekiyor. Öte yandan üretilen belgesel ile, önemli tarihi yapıların baraj yapımı sonucu sular altında kalmasının yarattığı zihinsel tahribatı sağaltmak ve hafıza kaybının önüne geçebilmeyi hedefliyor.
Engelsiz Yaşama Derneği, ihtiyaçları olan eğitsel ve sosyal ortamlardan mahrum bırakılan 1-15 yaş grubundaki az gören çocukların ailelerinin farkındalığını artırmaya yönelik videolar üretti.
Dünya genelinde tıbben ve hukuken total görme engelli olarak kabul edilen bireylerin, eğitsel açıdan değerlendirildiklerinde; yüzde 80’ininin az gören oldukları, yani görme kalıntıları taşıdıkları belirtiliyor. Buna rağmen, Türkiye’deki 60 bin az gören çocuğun total görme engelli eğitimine maruz kaldığını ortaya koyan Engelsiz Yaşama Derneği, aileler ve öğretmenler çocukların yaşam alanlarında doğru yönlendirmelerle doğru düzenlemeleri yaparsa, çocukların yaşamında çok şey değişeceğini savunuyor.
Derneğin ürettiği videolardan kılavuzluk alan yetişkinler, az gören çocukların akademik hayatlarında başarılı ve gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilen bağımsız bireyler olmalarında önemli rol kazanıyor.
Cevap bırakın