1972 yılında Mersin’de doğdum, İlk, orta, lise ve üniversite öğrenimim Adana’da geçti. İnönü Üniversitesi Tekstil Teknikerliği, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mersin Üniversitesi Kamu Yönetimi Yönetim Bilimleri Master lisanslarını tamamladım. Mersin’de bir holdingde çalışmaya başladım, bu holdingde bize Yönetim Sistemleri konusunda danışmanlık yapan C.D.I.E. Srl kuruluşu ile fabrikalarımızda Kalite Yönetim Temsilciliği görevi üstlendim. Holdingden ayrılışımla bu firmaya başlamam arasında neredeyse 3 ay geçmemiştir. Mersin Ticaret Odasında verdikleri bir eğitimde yeniden karşılaştığımızda Fransız patronun holding projelerinde onları asiste etmemden dolayı çok memnun kaldığını ve çalışmamı beğendiklerini söylediler ve böylelikle bu Fransız danışmanlık şirketinde çalışmaya başladım. İstanbul’a taşınmam da yine beni merkeze firmalarına almaları sonucunda oldu. Her gün onlarca konuyu öğrenmek ve işletmelerde hayata geçirmek, kurumsallaşma aşamalarında bulunmak çok hoşuma gitti ve mesleğimi bulduğumu fark ettim. Çünkü o dönemde okuduğum bir makalede ‘Eğer çalışıyor gibi değil de bir hobiyi yapıyorsanız onu bırakmayın ve mutlu olun.’ yazıyordu. Bu benim hayat düsturum oldu.

Firma Türkiye’deki faaliyetini tamamlayınca bende Taksim’de bir Mali Müşavir arkadaşımın ofisinde, kendi firmamı kurma girişimine başladım. Evet bu işten çok zevk alıyor ve bırakmak istemiyordum. Resmi kuruluşumuz tamamlanmadan önceki şirket avukatımızın beni araması ve bu işe ihtiyacı olan bir müvekkili olduğundan bahsetti. Aslında hatır için yardıma gidecektim. Ancak firmada daha önce çalışan danışmanlık şirketinin onlarca dokümanı yaparak çok emek harcadığını ancak firma aile şirketi olduğundan işi tamamlamasının zor olduğunu gördüm.

Onu aslında çok iyi anlıyorum. O bir entelektüeldi ve çok şey yapmıştı ama firma fasoncu zihniyeti ile davranmaya devam ediyordu. Hatta size küçük bir anekdot anlatayım; 330’a yakın çalışanın sadece 100’ü sigortalı idi ve bunun kurumsallığa çok ters olduğunu söylediğimizde “SSk ile kurumsallığın ne alakası var” demişlerdi? Oldukça şaşırmıştım ve özellikle de benim burada yapabileceğim çok şey var diye düşündüm.

En azından çalışanlara eğitim verip üst yönetim ile doğru bir köprü kurabilirsem başarabilecektim. Size bunu neden anlattım? Hiçbir konuya olumsuz taraftan bakan biri olmadım. Olumlu tarafından ne yapabilirim dediğinizde her iş kendiliğinden yoluna giriyor. Aile şirketi idi ve kardeşlerden birisi çok vizyoner kişiliğe sahipti. Neredeyse söylediğim her şeyi çok iyi dinleyip hayata geçirmekte ısrarlıydı. Bu beni daha da motive etti, vaktimin yarısı eğitimle, diğer yarısı da çalışmakla geçti. 4 yıla yakın bir süre fabrikada “Yönetim Temsilcisi” görevini yürüttüm. Kağıtsız ortama geçtik, Kosgeb ile yazılım desteği alarak yazılıma Yönetim Sistemimizi entegre ettik.

Üniversiteden birkaç hoca fabrikayı incelemeye geliyorlardı. İncelemeleri sonucunda EFQM Mükemmellik Belgesi ve Ödülü aldık. Her aşamada proses analizi yapmaya ve müşteri şikayetlerini azaltmaya ve kurumsal yapımızı sürdürülebilir hale getirmeyi başardık. Dün SSK herkes için gerekli değilken; her ay bütçemiz doğrultusunda herkesin sosyal haklarını, işletmenin risk analizini aldığım eğitimlerle ekibimle gerçekleştirdim. En değerli öğrenme günlerim de orada geçti diyebilirim. Muhteşem bir oryantasyon yapısı ve muhteşem bir network ağımız olmuştu.

Sn. Bülent Eczacıbaşı’ndan tutun da Nasuh Mahruki’ye kadar konularında uzman olan kişilerle birebir görüşmeler yaparak aynı anda PR çalışması bile yaptım. Sürekli eğitim almayı seven biri olduğum için İş Güvenliği, Marka Denetimleri, Proses Yönetimi derken işletmemizi hatırı sayılır bir ortama getirip artık ayaklarımın üzerinde durmak istediğimi beyan ederek ayrıldım ve hayalim olan Taksim Danışmanlık Hizmetleri’ni 2007 yılının Şubat ayında kurdum.

Bu yıl 14. yılımızı tamamlayacağız. 14 yıldır firmaların Kurumsal Yönetim Danışmanlığı’nı yapıyorum. İlk müşterilerimizden biri CNR Holding Firmaları idi. Çok fazla firmaları ve çok işleri vardı. Yaklaşık 7 yıl boyunca Kalite Yönetim Sistemleri, Çevre ve İş Güvenliği Yönetim Sistemlerini, TSE ya da diğer marka denetimlerinin de danışmanlığını yürüttüm. Her gün resmî gazeteyi takip eder, yönetmelikler, direktifler ya da tebliğler eğer müşterilerimle ya da benimle ilgili ise mutlaka araştırır öğrenir hayata geçirmeye çalışırım.

2012 yılında 6331 sayılı “İş Güvenliği Kanunu” yürürlüğe girince İş Güvenliği Uzmanı olan kız kardeşimle Taksim Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi’ni kurdum. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından yetkili olarak 8 yıldır iş güvenliği alanında bir birimimiz mevcuttur. Bunun dışında marka stratejilerinden gerekli uluslararası düzenlemelere kadar çok sayıda işi geliştirip Kalitenin yanında Sosyal Uygunluk, Sürdürülebilirlik, Tedarik Zinciri Yönetimi ve Denetimi konularında çalıştım.

Son olarak “Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Ecovadis Süreci” adında bir kitap yazdım. Geliştirici editörümün kontrolünde gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra sektöre bir kolaylık olacağını düşünüyorum. Zira 2023’te tüm markaların bir şekilde Kurumsal Sürdürülebilirlik Yolculuğuna girmek zorunda kalacaklarını, dolayısıyla “Sürdürülebilirlik Yöneticisi” ihtiyacının artacağını, böyle bir sektörün ortaya çıkacağını düşünenlerdenim. Sektör var ama Z kuşağında buna hazır olan bilgili çok az insan var.

Üstelik diplomalı bu kadar mühendisin olduğu bir toplumda tek hayalim onları ihtiyacı olan firmalara kazandırmak, firmalara da onları kurumsallaştıracak bir personelle buluşturmak. Eğitimlerim de bunun paralelinde gerçekleşiyor. Tıpkı kalite yönetim sistemlerini kurarken iş güvenliğinin de bir gün zorunlu olacağını öngörebilmem gibi bugün de duygusal zekaya sahip anında havlu atmayan ve ben yaparım diyebilen, özgüveni yüksek bireyler yetiştirmek istiyorum. Vaktimiz azaldı yapacak çok işimiz var ama sayımız az.

Hissiyatımın kuvvetli olması bir yana, Avrupa Yeşil Mutabakatı, 14 yaşında Greta Thunberg’in Birleşmiş Milletlerdeki Konferansında: “Dünyamıza zarar veriyorsunuz, kirletiyorsunuz ve yapacağınız önlemler konusunda yalan söylüyorsunuz!” diyerek tüm dünyaya hesap sorması en büyük ilham kaynağım oldu. Bugün ekibimin de şirketimizin de vizyonu “Önce ülkemiz, coğrafyamız ve dünyamız için farkındalık oluşturmak, buna yönelik manipülasyon yapmak ve firmaları ihracata ve dünyaya açarak sürdürülebilir marka olmalarını sağlamaktır.”

Sağlıcakla Kalın…

Dilek AŞAN