12 değişik ülkeden gelen 100 dolayındaki katılımcı logitrans Fuarı’nda sergileme yapacak.
Sektörel ticaret fuarları tüm dünyada büyük ilgi ve ziyaretçi çekiyor.
“Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı”, 10-12 Kasım günlerinde kapılarını açmaya hazırlanıyor. “Son olarak İtalya’dan Francesco Parisi S.p.A., Fransa’dan Modalis SAS, Litvanya’dan Logibaltika, Azerbaycan’dan Heritus Group, İran’dan Schnell Int. Trans. Company’nin yanı sıra Türkiye’den de DSV ve TIRSAN’ın güçlü bir şekilde katılmasıyla fuarımızın etki alanı daha da arttı,” diyen EKO MMI Fuarcılık İdari Direktörü İlker Altun, “tüm dünyada fuarlar açılmaya başladı.
Özellikle sektörel ticaret fuarlarına büyük bir ilgi olduğu gözlerden kaçmıyor,” diyerek şöyle devam etti:“Bir yıl ara verdikten sonra başlayan fuarların ticaretin gelişimi ve gerçekleşmesindeki önemini bilenler adeta fuarlara koştular. Son günlerde art arda açılan fuarlara hem katılımcı hem de ziyaretçi ilgisinin yoğun olduğu gözleniyor. Bazı ülkelerin uyguladığı seyahat kısıtlamaları ve bir kısım ülkelerde aşılamanın yeterli düzeye gelmemesi de fuarların önünü kesmedi.”
Türkiye’nin ulusal lojistik altyapı yatırımları kadar özel sektör şirketlerinin gelişmişlik düzeyinin ve hizmet çeşitliliği ve kalitesinin tüm dünyanın ilgisini çektiğini belirten İlker Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye son 15 yılda en büyük kamusal yatırımı lojistik alt yapısına yaptı. Ancak özel sektör de boş durmadı. Filo, depo garaj vb tesis yatırımları kadar insan kaynaklarına, özellikle de pandemi döneminde dijital altyapısına yatırım yaptı. Bu dönemde okullar açıldı, iletişim olanaklarındaki gelişmeye paralel olarak sektörel bilgi paylaşımı, görgü ve deneyim oldukça iyi düzeylere çıktı. Dünya lojistik ağlarına dahil olanlar, kendi ağlarını kuranlar kadar yerel ve niş alanlarda hizmet veren lojistikçiler de büyük bir gelişim içinde. İşte Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı, Türkiye’nin bu sıçramayı yapan şirketlerinin dünya pazarına sunulduğu bir ortam yaratıyor. 10-12 Kasım 2021, yani yılın 45. Haftası, Türkiye’nin lojistik haftası olarak kutlanacaktır. Bu kutlamanın dışında kalmamak gerekiyor.”
Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı
“Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı”, EKO MMI Fuarcılık Ltd. Şti tarafından 10-12 Kasım 2021 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi 9. ve 10. Salonlarda 14. kez düzenlenecektir. Avrupa ile Yakın Doğu arasında mükemmel bir köprü oluşturan logitrans; lojistik, telematik ve taşımacılığın tüm değer zincirindeki geniş ürün ve hizmet yelpazesini içermektedir. Kaynak: logitrans’a İlgi ve Katılım Artarak Sürüyor
Kuşak ve Yol Çok Şeyi Değiştirtiyor
Kuşak ve Yol Projesi, Çin’in ABD’nin denizyollarındaki hakimiyetine karşılık ticareti karaya çekme girişimi olarak sürse bile deniz ticaretine de yansıması olacaktır. Tamamlanır mı, acaba vazgeçildi mi gibi tartışmaların arasında proje yürüyor.
“Daha İyi Bir Dünyayı Yeniden İnşa Et” adıyla 11-13 Haziran’da İngiltere’de yapılan G7 zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden tarafından dünyaya duyurulan proje ile gelişmekte olan ülkelere 2035 yılına kadar 40 trilyon dolar altyapı yatırımı desteği amaçlanıyor. Çin’in dünya üzerindeki artan etkisine karşılık yaratılan proje ile gelişmekte olan ülkelerde yeni yollar, demiryolları, limanlar ve iletişim altyapısına finansman sağlanacak.
Kuşak ve Yol Projesi, elbette çok ciddi etkiler doğurmaya başlamış bulunan siyasi, ekonomik, politik bir proje. Şimdilik yapılanlar bile çok iddialı ve etkileyici. Öte yandan proje tümüyle hayata geçse, karaya kayacak yük miktarında biraz artış olsa bile denizcilik, dünyadaki önemini hiçbir zaman kaybetmez. Oluşturulmaya çalışılan demiryolu hatlarında günümüze göre çok daha fazla konteyner taşınacaktır ve projenin en yoğun etkisi, liman sayılarında olacaktır.
Salgında yaşanan sıkıntılar da bunu destekler nitelikte çünkü tek bir üretici ülkeye güvenmek tedarik zincirinde kırılma yarattı. ‘Riski dağıtmak gerekir’ dendi ve o dağıtım da başladı. Örneğin Çin’den ABD’ye olan ithalatın yüzde 5’i şu an itibariyle Güneydoğu Asya ülkelerine kaymış durumda. İleriki yıllarda bu miktarlar daha da artacaktır. Bu Çin’in de sırf konteyner için değil hem kuru yük hem petrol için arzu ettiği bir şey çünkü o da riskini dağıtmak istiyor.
Burada dar fakat önemli bir suyolu olan Endonezya ve Malezya arasındaki Malakka Boğazı kritik bir önem taşıyor. Dar ama 800 km gibi bir uzunluğu var ve ABD’nin denizlerdeki gücünü burada da görmek mümkün… Çin’in ticaretinin yüzde 90’ı, enerji hareketinin de yüzde 80’i bu boğazdan geçiyor. Boğazın bir gerginlik anında kapatılması, Çin’i çok etkiliyor. Çin bunu nasıl aştı? Pakistan’ın daha önce adı geçmeyen Gwadar Limanı ve Myanmar’daki limanları Kuşak ve Yol Projesi kapsamında ‘yeni Deniz İpekyolu’na dahil ederek aştı. Buraya petrol boru bağlantılarını da çekti. Hem konteyner, hem kuru yük hem de petrol bu limanlardan sağlanabiliyor.
Çin böylece Hint Okyanusu’na doğrudan açılma imkanı buldu. Ayrıca Pers Körfezi’ne ve Süveyş üzerinden Akdeniz’e daha sağlıklı, daha risksiz ulaşmayı sağladı. Benzeri işleri diğer coğrafyalarda da yapmaya çalışıyor. Afrika’da çok yaygın şekilde projeler var. Çin’in girişimlerine karşılık G7’de açıklanan 40 trilyonunun da devreye girmesi demek, yeni hatlar, limanlar, köprüler, kanallar demektir. Yani üretilen mal daha değişik limanlara dağılacak. Uzak Doğu’dan ticaret beş limandan dönüyorsa bu belki altıya, yediye çıkacak. Projenin Deniz İpekyolu kavramı burada anlamını buluyor. Nitekim Çinliler birçok limana el attılar.
Gelişmelerin Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren yanı da oldukça büyük. ABD’nin Çin yerine diğer güneydoğu Asya ülkelerinden tedarikini artırma adımları, Avrupa’nın da Çin’den aldığı bazı ürünlerin tedarikinde Türkiye’ye öncelik vermesi şeklinde gelişiyor. Tedarik zincirini sadece alıcılar değil, pazar kaybetmek istemeyen üretici ve satıcılar da kısaltmak istiyor. Çin de bu nedenle kendi pazarlarına daha çok yaklaşma adımları atıyor. Örneğin Süveyş Kanalı’ndan geçerek Yunanistan’ın Pire Limanı’na varıyor. Pire Limanı, Türkiye’deki Kumport Limanı’yla birlikte Çinlilerin yüzde 65’ine sahip olduğu iki liman.
Bu deniz rotasının, Doğu Akdeniz’in önemini arttıracağı düşünülebilir. Rota, Süveyş Kanalı’na da bağlı halde gelişirken özellikle dünya ticaretinin yüzde 10 kadarının döndüğü bu kanalın çevresindeki savaşları da artırıcı etki yapabilir. Bu yollar yine de kullanılacaktır. İnsanoğlunun onlarca yıldır kullandığı suyolları var ve bütün su geçişleri çok önemli. Biri diğeriyle karşılaştırılamaz çünkü hepsinin ayrı bir önemi var. Bu yüzden Panama Hükümeti Panama Kanalı’nı kapatınca ABD, askeri bir operasyon yapabiliyor. Buralar, İstanbul ve Çanakkale Boğazı da dahil olmak üzere önemini hiçbir zaman kaybetmeyecektir.
Türkiye Demir İpekyolu’nun ortaklarından biri olarak orta kuşak diye adlandırılan hattın merkezinde yer alıyor. Çin’den gelecek olan bu trenler 3. köprüden geçeceği için burayla bağlantılı İstanbul limanlarının değeri artacak. Bakü-Tiflis Demiryolu ile Türkiye’ye gelecek olan mallar Kars-Mersin demiryolu üzerinden Akdeniz’e indirilerek özellikle Afrika ve Ortadoğu pazarına ulaşabilecektir. Bu da Mersin Limanı’nın önemini artırabilir. Aynı şekilde bir zamanlar İran-Irak mallarının doldurduğu Karadeniz limanları yeniden eski doluluklarına ulaşabilir. Her şey yolunda giderse ülke ekonomisinin bundan faydalanacağı ortada çünkü lojistiğin olduğu yere yatırım da gelir.
Cevap bırakın