Açık Kürsü 14: Doç. Dr. Şahika Eroğlu İle Açık Veri Nedir? Ne Değildir?
Açık bilim, açık erişim, açık devlet, açık veri, açık teknoloji gibi kavramları uzmanlarıyla konuşacağımız Sertel Şıracı ile Açık Kürsü program serimizin 14. bölümünde Doç. Dr. Şahika Eroğlu konuğumuz oldu ve sorularımızı yanıtladı.
– Açık veri nedir?
– Açık veri ne değildir?
– Açık verinin özellikleri nelerdir?
– Açık verinin ilkeleri nelerdir?
– Açık veri kamu malı mıdır?
Yeni bölümlerimizi kaçırmamak için Youtube abonemiz olabilir, podcast kanallarımızdan (Spotify, Apple Podcast, Google Podcast, Deezer, SoundCloud vb.) takip edebilirsiniz. Programın deşifresini videonun altında bulabilirsiniz.
Sertel Şıracı: Herkese merhaba, Açık Veri ve Teknoloji Derneği’nin Açık Kürsü programına epiniz hoş geldiniz! Bildiğiniz gibi programımızda her hafta yeni bir konu işliyoruz. Bu konularımızın hepsinin ortak merkezinde tabii ki açık veri oluyor. Açık veri ve teknoloji ilişkisiyle ilgili dijital külliyat yaratmaya çalışıyoruz. Tabii ilerledikten sonra şöyle bir şey düşündük dedik yani açık veri nedir ne değildir diye bir program yapalım ve tabii konu bu olunca da bu kadar açık verinin belki de 101’i diyebileceğimiz konu olunca da tabii ki konuğumuz Doçent Doktor Şahika Eroğlu oldu. Hoş geldiniz hocam!
Şahika Eroğlu: Merhabalar hoş bulduk, teşekkür ediyorum davetiniz için.
S. Şıracı: Rica ederiz hocam, biz de kırmayıp geldiğiniz için çok mutlu olduk. Dedik ki ki herhalde en iyi bulacağımız isimlerden biri her zaman sizsiniz ve sağ olunuz birçok etkinliğimiz ile bize her zaman destek oldunuz. Ben daha fazla zamanımız dar olduğu için konularımız da temel başlıklar olduğu için temel bir soruyla başlayacağım. Açık veri nedir diyeceğim size hocam.
Ş. Eroğlu: Evet, bu tanımı birçok yerde yapıyoruz. Burada da yapmakta fayda var. Bilinen en yaygın tanımıyla açık veri; herhangi bir kısıtlama ya da kontrol mekanizmasına tabi olmadan herkes tarafından ücretsiz ve serbestçe kullanılabilen, yeniden kullanılabilen ve dağıtılabilen verileri ifade ediyor. Yani insanların, şirketlerin ve kuruluşların yeni girişimler başlatmak, kalıpları ve eğilimleri analiz etmek, veri değer dayalı karar kalmak ve karmaşık sorunları çözmek için kullanabilecekleri, yeniden kullanabilecekleri, erişilebilir halka açık veriler olarak da ifade edebiliriz.
S. Şıracı: Evet, teşekkür ederiz. Peki açık veriyi nasıl ortaya çıktı? Yani bu tanımını yaptığımız kavram.
Ş. Eroğlu: Biz açık veri kavramını son yıllarda sıkça duyuyoruz ve 2000’li yıllarla birlikte ortaya çıktığını düşünüyoruz. Ama bilgi uygulanan ortak yarar fikri internetin icadından çok önce zaten teorize edilmişti. Bilgi sosyolojisi kurucusu olarak da bilinen Robert Merton kendi adını taşıyan teorisinde ilk defa bu işi teorize etti. Aslında Merton bilim insanlarının temel bilimsel değerlere bağlı oldukları için bağımsız bir topluluk haline dönüştüklerini savunmuştur. Bu değerleri de evrensellik paylaşımcılık, tarafsızlık ve yöntemli şüphecilik olarak tanımlar. Bu değerler içerisinde paylaşımcılıkta bilimsel bilginin hiçbir bilim insanın tekelinde veya mülkiyetinde olamayacağını ifade eder ve bu noktada da bilimsel çalışmaların sonuçlarının şeffaf bir şekilde yayınlanması gerektiğini söyler. Yani teknik bir nesne veya işte siyasi bir hareket olmadan çok önce 1940’larla birlikte açık verinin köklerinin bilim camiasının pratiğine dayandığını söyleyebiliriz.
Açıklığın ve veri paylaşımının yararını ilk anlayanların araştırmacılar olduğunu söyledik. Daha sonraları bugün bildiğimiz şekliyle açık verileri şekillendiren farklı ideallerin karşılaşması olmuştur. Bu idealler örneğin açık kaynak, özgür yazılım, açık erişim gibi hareketlerin yanı sıra modern kamu yönetimlerindeki yönetişim ilkeleri olan şeffaflık, hesap verebilirlik ve açıklık ilkeleridir. 2000’li yılların başında yine kamu sektörü verileri üzerine yapılan çalışmaların da etkisi büyük olmuştur.
Tüm bu gelişmelerle birlikte 2007 yılında 30 tane internet düşünürü ve Aktivist’te San Francisco’da Sebastopol’de bir toplantı düzenliyor. Amaçları kamuya, açık veri kavramını tanımlamak. Bir amaçları da Amerika Birleşik Devletleri Başkan adayları tarafından benimsenmesini sağlamak bu tanımın. Bunların arasında iki tane tanınmış kişi var ki Tim O’Reilly ve Lawrence Lessig. Tim O’Reilly bildiğiniz gibi internet hareketinin yaratıcısı Açık kaynak Web 2.0 gibi ifadeleri tanımlayan kişi. Lessig ise bilginin özgürce yayılması fikrine dayanan creative commons lisanslarının kurucusu. O toplantıda kamuya açık verileri tanımlamamız ve değerlendirmemizi sağlayan, yani açık verileri tanımlamamız ve değerlendirmenizi sağlayan ilkeler oluşturuldu ve bu ilkeler oluştururken de aslında çokça açık kaynak yaklaşımından ilham aldıklarını biliyoruz ve kavramı 3 tane kavram üzerine kurguladıklarını biliyoruz.
Bunlar açıklık, katılım ve işbirliği kavramları. Biliyoruz ki özgür yazılım, açık kaynak geliştirme sürecinde işbirliği yapan her programcı, kaynak kodlarını paylaşan genel platformlar aracılığıyla bunu yapmaya davet edilirler ve başkalarının çalışmalarını bu platformlardan öğrenirler ve karşılığında da üretimini yeniden yaptıkları üretimin yeniden paylaşmaları gerekir ve bu şekilde kolektif bir uzmanlık yaratılır. Açık veri bu oluşumdan oldukça ilham almış. 2007’de bu toplantıda aslında kulağa rüya gibi geliyor söylenenler ancak sonuç beklentileri çok aşmış.
Bir yıldan daha uzun bir süre sonra Barack Obama Beyaz Saray’da göreve başlıyor. 3 tane başkanlık muhtırası imzalıyor ve bunlardan ikisi açık verilerin de dayanaklarının olduğu açık devletle ilgili. Bu açık devlet direktifi ile de aslında şeffaflık, katılım için bir açıklık kültürü kamu kalbini açıkça yerleştirilmiş oldu. Bu yıldan itibaren de özellikle açık devlet verisi açık devlet uygulamaları ile konuşulmaya başlandı. Akabinde de birçok ülke veri portallerini açtı. Günümüze kadar da açık veri uygulamaları gerek devlet gerek özel sektör gerek araştırma dünyasında hala yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyor diye özetleyebilirim süreci.
S. Şıracı: Çok teşekkürler hocam. Tabii bu süreç içerisinde açık veri kendi ekosistemini de oluşmaya başladı ve iş bir yere kadar geldi. Aslında biraz önce bu ekosistem aktörlerinden de bahsettik biraz ama tekrar üzerinde durmamız gerekirse bu açık veri ekosistemine neler dahildir?
Ş. Eroğlu: Açık veri ekosistemi deyince açık veri sağlayıcıların ve tüketicilerinin aralarında etkileşime dayanan bir sistemden söz etmek mümkün. Burada sağlayıcılar dediğimiz açık veri sağlayıcıları dediğimiz yapılar. Örneğin kamu yönetimleri, bilimsel kaynaklar, özel sektör olarak tanımlanabilir. Bu sağlayıcılar arasında da en büyük paya kamu yönetimleri sahiptir. Çünkü ülkeler en geniş ölçekte ve çeşitlilikte veri üreten yapılardır.
Kamu kurumları daha doğrusu dolayısıyla ekosistemin de en büyük sağlayıcısı kamu yönetimleridir. Tüketicilere baktığımız ise açık veri tüketicilerinin vatandaşlar işte yazılım geliştiriciler, girişimciler, gazeteciler, veri bilimciler ya da araştırmacılar olduğunu söyleyebiliriz. Bu sistemde sağlayıcılar ve tüketiciler arasında veri alışverişi neticesinde de verilerin kullanımı ve yeniden kullanımıyla da ekonomik ve sosyal değerler elde edilir ve bu döngü bir ekosistem çerçevesinde tanımlanmış olur.
S. Şıracı: Evet hocam tabii açık verinin de yıllar içerisinde oluşmuş bir kendine has ilkeleri de söz konusu. Bu ilkeleri de derlersek neler ile başlayabiliriz? Açık verinin ilkeleri nelerdir hocam?
Ş. Eroğlu: Bu Sepastopol toplantısında şeffaflık, katılım, işbirliği kavramları üzerine açık veri kurgulandı dedik ama orada 8 tane ilke belirlenmişti. Bu ilkeler işte veriye açık veriye tanımamızı, değerlendirmemizi sağlayan ilkeler aynı zamanda .Zamanla eklemeler de oldu ama bu 8 ilkeden bahsedecek olursak, örneğin verinin tamlığı, verinin tam olması gerektiği. Birincillik ilkesi, verinin mümkün olduğunca birincil kaynaklardan toplanması, birleştirilmiş veya değiştirilmiş olmaması, verinin güncel olması ilkesi, bilginin erişilebilir olması, en geniş aralıktaki amaçlar ve kullanıcı kitlesine erişilebilir olması gibi. Makinede işlenebilir olması, adil olması, herhangi bir kısıtlama olmadan erişiminin sağlanması, tescil, ses ve lisanssız olması açık verinin o dönem, 2007’de belirlenen ilkeleridir.
S. Şıracı: Evet, bu temel ilkelerin çerçevesinde aslında birden hepimizin anlayabileceği seviyeye de bir açık verinin özellikleri nedir diye de tersten başka bir şekilde aynı soruyu sormuş olayım size. Ama tabii bu ilkenin her bir tanesi aslında birebir çalışma konusu. Fakat biz bir açık, elimizde bir veri geldiği zaman biz o açık veri midir değil midir noktasında bu özellikleri nasıl tanımlayabiliriz?
Ş. Eroğlu: Şöyle ki aslında biz açık veri tanımını yaparken tanımın içerisinde saklıyoruz bu özellikleri. Mesela diyoruz ki işte veriler kullanılabilir ve erişilebilir olmalıdır. Yani ne demek? Bu verilerin makinede okunabilir olarak paylaşılması ve erişime sunulması gerekir. Bunun yanısıra sıkça şunu vurguluyoruz diyoruz ki, yeniden kullanılabilir ve dağıtılabilir olmasıdır. Bu ne demek? Açık formatlarda, yani kullanılabilen kapalı formatlarda değil, açık formatlarda açık lisanslarla yeniden kullanılabilirliğin sağlanmasıdır. Yine aynı şekilde herhangi bir kısıtlamaya tabi olmamasını söylüyoruz ve herkes tarafından kullanılabilir olmasını söylüyoruz. Bu da aslında açık verinin yandaşlara ya da kullanıcılara katılım sağlamasının temel prensibidir diye kısaca anlatabilirim.
S. Şıracı: Evet hocam, çok teşekkürler tekrar üzerinden geçmiş olduk ve özetlemiş olduk konuyu. Burada aslında hepimizin tartışmalı gördüğümüz bir meselemiz daha var. Tabii hukukçuların da biraz tartıştığı mesele biraz ama açık veri bir kamu malıdır çünkü ekosistemi konuşurken kamudan da bahsettik, üreticilerinden bir tanesi olarak söyledik ama burada sizin kişisel kanaatiniz nedir? Gerçekten açık veri bir kamu malı mıdır?
Ş. Eroğlu: Aslında bu konuyu dediğiniz gibi fikri mülkiyet hukukçularının cevaplaması illaki daha uygun olacaktır ama kendi fikirlerim şu şekilde olacak. Bu konu gerçekten alanda çok tartışmalı bir konu ve bu konuya kamu malı mıdır noktasına gelmeden önce aslında veri sahipliğinin tanımı, tanımlanması ya da bunun irdelenmesi gerekir diye düşünüyorum. Çünkü kamu malı kavramı fikri mülkiyet haklarının geçerli olmadığı çalışmalardan oluşuyor. Yani biliyorsunuz ki bu haklar zamanla sona ermiş olabilir, kaybedilmiş olanı olabilir ya da kişi fikri mülkiyet sahibi açıkça feragat etmiş olabilir vesaire.
Sonuçta veri için bunu uyguladığımızda kamu malı mıdır diye söylemeden önce de verinin sahibi kim diye bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Verinin sahiplik hakları açık veri de özellikle teknoloji,altyapı ve finansman kadar önemli olan ve açık verinin erişimivle kullanımında oldukça önemli bir faktör. Biz bugün biliyoruz ki açık veri sahibini tanımlayan regülasyonlarda eksiklikler bulunuyor. Sizin de söylediğiniz gibi hala hukukçular arasında tartışılıyor. Genel olarak dünyada da tartışmalı bir konu bu.
Bu noktada da verilere erişme ve verileri yeniden kullanma konusunda belki de evrensel bir hakkın getirilmesi, sürdürülebilir bir açık veri ekosistemine ulaşmanın bir yolu olarak görülebilir. Çünkü sadece ülkedeki verilerden söz etmiyoruz. Sınır ötesi veri transferi gibi başlıklarda karşımızda, sadece ülkemizdeki veriler değerli değil, birçok ülkede konumlanan verilerle de yeni ürünlerini üretebiliyoruz. Dolayısıyla bunun evrensel bir hak olarak sürdürülmesi düşünülebilir. Yani fikri mülkiyet ve veri sahipliği etrafındaki yasal kavramları açık veri açısından yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Neden yeniden düşünmeliyiz burası da önemli. Çünkü bizim bugün bildiğimiz fikri mülkiyet kavramı basılı çağda geliştirildi. Dolayısıyla bilginin dijital veri olarak şekillendiği makineler tarafından otomatik olarak işlendiği daha kolay görece, daha maliyetsiz olarak yeniden üretilebildiği günümüzde yani bir orijinaldan söz etmek daha zor. Burada dediğim gibi veri sahipliğinden ziyade veriler için katılın, belki evrensel erişim, yeniden erişim hakkı gibi alternatif kavramların geliştirilmesi düşünülebilir. Soruya tekrar dönecek olursak, elbette açık veri felsefesinin temelinde kamu kaynaklarıyla üretilen verilerin kamuyla paylaşılması düşüncesi yatıyor. Ama dediğim gibi bu onların özellikle dijital ortamlara uyumlu bir şekilde regüle edilmesi ve bu çerçevede tanımlamalarının yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorum.
Dünyada da açık veri alanında bu noktada tartışmalar mevcut. Üzerine henüz consensus sağlanmış bir tanımlama olduğunu söylemek çok da mümkün değil. Evet, bir bakış açısıyla kamu malı olarak görülebilir ama bunu farklı tanımlamalarla alternatif yaklaşımlarla ifade edilmesinin çağa uygun bakış açıları ile desteklenmesinin önemi açık. Örneğin bu konuyla ilgili çok fazla davalar da olduğunu biliyoruz.
Mesela LinkedIn ile veri şirketleri arasında Amerika’da 2019 yılında bir dava vardı. LinkedIn’in halka açık verilerini analitik şirkete işliyor ve LinkedIn de buna karşı dava açıyor ve kararda da daha sonra Amerika’da temyiz mahkemesi halka açık verilerin telif hakkıyla korunmayan verilerin adil şekilde kullanılabileceğini söylüyorlar. Ama her ülkede bu farklılık gösteriyor. Dolayısıyla daha kapsayıcı bir düzenleme ile bunları düzenlemek daha uygun olacaktır diye düşünüyorum.
S. Şıracı: Evet tabii buraya kadar bahsettiğimiz konu çok önemli. Bu noktada da herkesin de anlaması adına tekrar ben size temel bir soru soracağım. Bizim açık verinin önemi nedir?
Ş. Eroğlu: Aslında açık verinin önemine değinmeden önce verinin belki ne kadar değerli bir varlık olduğunu anlamamız gerekiyor. Biz bugün biliyoruz ki insanoğlunun gelişiminin temelinde bilgi aktarımı yatıyor. Bu bilgilerin temeli de verilerle oluşuyor. Yani veri aslında yeni bir şey de değil ama elektronik ortamların gelişimi ile birlikte bugün dünyada hiç olmadığı kadar çok veri üretilmeye başlandı. Daha sonra verilerin özellikle işlenme teknolojilerinin gelişimiyle de insan hayatında yaşanan birçok soruna dair çözüm üretme de kullanılabilen değerli bir varlık haline dönüştüğünü görüyoruz. Veri önemli olmasının yanısıra aynı zamanda güçlü de bir varlık.
Bugün birçok sektör topladıkları verilerle insan davranışlarına dahi yön veriyorlar. Bunun birçok örneği ve tartışması da mevcut. Bu noktada verinin bu denli önemli olduğu günümüzde, bu verilerin kullanılmasına, işlenmesine izin veren farklı bakış açıları ile değerlendirilmesini mümkün kılan şey, verilerin açık olarak paylaşımı ve açık veri. yani veri tabanlarında bekleyen verilerin, işlenmemiş verilerin aslına bakarsanız çok da değeri yok. Bu verilerin değerlenmesinin temel noktası yeniden kullanılabilmesidir.
Burada da açık veri formunda paylaşılması gerekiyor tabii ki. Genel olarak biz literatürde ya da konuşurken açık verinin öneminden bahsederken hep şunları söylüyoruz, diyoruz ki; açıkları açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirliği destekler, işbirliklerini ve katılımı destekler ve bu noktada ekonomik ve sosyal değerler elde edilmesini sağlar. Özelikle ekonomik değer açısından önemine baktığımızda açık verinin ekonomiye katkısı onlarca çalışmada ortaya konmuş 2020 yılı itibariyle yaklaşık 78 milyar Euro Avrupa Veri Portal’inde açık verinin pazar değerinin olacağı çalışılmış. Üretilen girişimci ekosisteminin desteklenmesi, yeni iş alanları ve istihdam oluşumuna katkısı ise muazzam.
Tüm bunların yanı sıra da sosyal getirileri her alanda her konu başlığında karşımıza çıkıyor. Örneğin yayınlanan hava kirliliği, iklim verilerinin insan davranışlarına etkisi söylenebilir. Bu veri setleri ile yapılan uygulamaların çevreye daha duyarlı vatandaşlar olmamıza katkı sağladığı yapılan çalışmalarda gösteriliyor. Aynı şekilde enerji tüketimi verileri içinde geçerli. Bu örnekler önemine dair örnekler sosyal ve ekonomik alanda çokça arttırılabilir.
S. Şıracı: Aslında tabii konuşmamızda çeşitli örnekler verdiniz ama hani sizi dinleyenlerin, ilk defa açık veri nediri dinleyenlerin zihninde konunun somutlaşması biraz daha örnekler verebilir miyiz?
Ş. Eroğlu: Tabii, açık veri uygulamaları deyince, örnekleri deyince yüzlercesi aslında söz konusu. Yüzlercesinden bahsetmek mümkün. Fakat şunu bilmekte fayda var; genel olarak bu uygulamaların yaşanan sorunlara yönelik yeni çözümler ürettiğini görüyoruz. Örneğin pandemi döneminde paylaşılan açık araştırma verileri ile kaynakların verimli kullanımından hastalığa yönelik aşı üretilmesine birçok aranan alanda yararlanıldı. Aşı üretiminin arkasında da açık olarak yayımlanan gen sıralaması verileri MRna veya deney verileri üzerine yapılan çalışmalar olduğunu biliyoruz.
Yani benzer şekilde yaşanan ve ihtiyaç duyulan birçok çözüm açık veriler sayesinde elde ediliyor. Örneğin şehir yaşamında toplanan trafik yoğunluğu bilgileri yine konum verileriyle birleştirilerek trafik sorununu çözümüne dair bu uygulamalar yapılabiliyor. Dediğim gibi bu uygulamalar çok farklı konularda ve çeşitlilikte çok daha özel bir örnek vermek gerekirse, örneğin Hollanda bir tarım ülkesi ve tarım alanlarında sel felaketi önlemek için iklim verileri ile iklim verilerinden, bölümden ve geçmişteki taşkın verilerinden yararlanılarak taşkın önleme sistemleri kullanıyor.
Dediğim gibi bu örnekleri artırabiliriz, her biri birbirinden değerli ama son olarak belki ortak noktalarını tekrar hatırlatmakta fayda var. Belirli bir zaman zarfında ortaya çıkan sorunlar ya da ihtiyaçlara çözüm üretmede katkı sağlamaları aslında ortak noktalarıdır diyebilirim.
S. Şıracı: Evet teşekkürler hocam örnekler için, bizim için biraz netleşmiş oldu. Son olarak hani Dünya’da ve Türkiye’de açık v yaklaşımında ne durumdayız?
Ş. Eroğlu: Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan Açık Devlet Direktifi’nden sonra birçok ülkenin stratejilerini oluşturarak açık veri portallarını kurduklarını söylemiştik. Günümüzde de yaklaşık yüz kadar ülke bu portallerden verilerini sunuyor. Bunun yanı sıra birçok uluslararası kuruluş IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar açık verilerini sunuyor. Uluslararası haber ajansları aynı şekilde yine özel platformlar var açık verilerin sunulduğu Kaggle, Wikipedia gibi olabilir.
Gelinen noktada ise özellikle Avrupa Birliği gibi oluşumların açık veri üzerine yıllardır yaptıkları çalışmalar devam ediyor ve açık veri çalışmalarını farklı boyutlarıyla gerek regülasyonları gerek stratejileri gerek teknik altyapısı çalışmaları ile yaptıklarını biliyoruz. Örneğin Avrupa Birliği’nde verilerin kullanımı, verilerin verimli kullanımını geliştirmek için Avrupa veri ekonomisi oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.
European Common Data Strategy ile özellikle ortak bir veri alanı Avrupa genelinde ortak bir veri alanı oluşturmayı hedefliyorlar. Burada devlet verilerinin yanı sıra ve araştırma verilerinin yanı sıra özellikle özel sektör verilerini de bu işin içine katmaya çalışıyorlar. Böyle bir oluşum için çalışmalar yapılıyor. Biraz önce dediğim gibi şuan dünyada da pek çok soruna dair açık verilerle uygulamalar ve çözümler üretiliyor. Özellikle son dönemlerde dünyada da Türkiye’de de çokça duyduğumuz akıllı şehirler konsepti var. Bu çerçevede açık veriler ilişkilendiriyor.
Türkiye’deki duruma baktığımızda da Türkiye’de de aslında özellikle açık devlet verisi çerçevesinde düşündüğümüzde konunun temel yasası olan bilgi edinme kanunumuz mevcut ya da anayasamızda bilgi edinme hakkımız tanımlı. Bunun yanı sıra 2006 yılından beri birçok strateji de bilgi toplumu eylem stratejilerinin eylem planlarında Ulusal E Devlet Stratejisi ve Cumhurbaşkanlığı Stratejileri’nde açık veri ile ilgili açıklamaların, hedeflerin, eylemlerin, tanımlanmış eylemlerin varolduğunu görüyoruz.
Son dönemlerde de Cumhurbaşkanı’na dijital dönüşüm ofisine bu görevin verilmesi ile açık veri projesi çerçevesinde bu işlemler yürütülüyor. Bunun yanısıra son dönemlerde özellikle yerel yönetimlerin açık veri girişimlerinin sıkça duymaya başladık ve genel olarak da toparlamam gerekirse açık verinin aslında bir miktar çetrefilli bir konu olduğunu da söylemek mümkün tabii caiz ise. Çünkü biz teorik olarak ve yaptığımız çalışmalarda çok önemli olduğunu vesaire bunu vurguluyoruz. Ama pratikte uygulanması zor da bir süreç çünkü konu sadece bir portal açık verileri sunmaktan ibaret değil.
Bu kısım aslında belki en kolay ve en görünür kısmı. Dediğim gibi biraz önce yerel yönetimlerde açık veri çabalarını son dönemlerde izliyoruz. Ama bunu bir PR malzemesi gibi olmaktan biraz daha öteye taşımak lazım. Yani orada yayınlanan verilerin gerçekten açık veri tanımlamalarına uygun veriler olması önemli. Açık verilerin çünkü sunulabilmesi için veri üreticilerinin iyi bir veri yönetimi pratiğine sahip olmaları gerekiyor. Yani doğru şekilde yönetilmemiş verilerin açık verilere dönüştürülmesi, toparlanması oldukça zahmetli bir iş. Bu konu o nedenle özellikle kurumlar veri üretiminin başladığı andan itibaren politika ve stratejiler ve standartlarla yönetilmesi gereken bir süreç. Bunun dışında da regülasyonların açık veri uyumluluğu oldukça önemli. Yani genel olarak çok yönlü bir bakış açısı ile ve işbirliği ile ilerlemesi gereken bir süreç diye sözlerimi tamamlayabilirim.
S. Şıracı: Çok teşekkürler hocam vermiş olduğunuz cevaplar için. Gerçekten bizim için bir açık veri nedir, ne değildir başlığında alabileceğimiz cevapları almış olduk. Bu kısa sürede artık yettiği kadar diyelim. Evet değerli dinleyenlerimiz bugünkü konuğumuz Sayın Doçent Doktor Şahika Eroğlu idi. Kendisi ile açık veri nedir, ne değildir diye konuştuk. Açık Kürsü programımızın bir başka bölümünde açık veri ve teknoloji ile ilgili bir başka konusu ile sizlerle birlikte olacağız. İyi günler.
Hayatımıza Giren Yeni Bir Kavram: Açık Veri
Açıklama: Bu yazı açık veri gönüllülerimizden Gizay Öztürk Akın tarafından kaleme alınmıştır.
Son yıllarda bilim ve teknoloji dünyasında yeni yeni kavramlarla karşılaşmaya başladık. Endüstri 4.0, nesnelerin interneti, büyük veri derken; bilim ve teknoloji dünyasının sınırlarını kaldırmaya hevesli yeni bir kavram ile tanışıyoruz; karşınızda “Açık Veri”.
Peki nedir bu “Açık Veri” dedikleri?
Nedir?
Açık veriler, herkes tarafından serbestçe erişilebilen; yeniden kullanılabilen ve yeniden dağıtılabilen verilerdir. Herhangi bir abonelik, ücretlendirmeye tabii tutulmadan özgürce araştırma yapmanıza olanak sağlar. Araştırma alanlarınızla ilgili daha önce yapılmış çalışmalara erişebilir; bu çalışmalarla kendi çalışmalarınızı zenginleştirerek literatüre katkı sağlayabilirsiniz.
“Açık” Verinin Özellikleri
Açık veri kavramını tam olarak anlayabilmek için ilk adımda “açık” kavramına odaklanmamız gerekir. Literatürde ‘açıklık’ kavramını oluşturan bazı yasalar bulunur;
- Kullanılabilirlik ve Erişim: Veriler bir bütün olarak kullanılabilir, yeniden üretim maliyetinden daha maliyetli olmayacak şekilde internet üzerinden erişilebilir olmalıdır. Veriler aynı zamanda değiştirilebilir olmaya uygun olmalıdır.
- Yeniden Kullanım ve Yeniden Dağıtma: Veriler, diğer veri setleriyle harmanlama dahil olmak üzere yeniden kullanıma ve yeniden dağıtıma izin veren koşullar altında sağlanmalıdır.
- Evrensel Katılım: Veriler çalışma alanlarına, kişilere ve gruplara bakılmaksızın herkesin kullanımına, yeniden kullanımına ve yeniden dağıtımına açık olmalıdır.
Açıklık kavramı; başta açık veri olmak üzere beraberinde; açık devlet, açık erişim, açık lisans, açık kültür ve açık kaynak yazılım gibi birbiri ile ilişki içerisinde olan birçok terimi de hayatımıza kazandırdı. Bunları yeni yazılarımızda paylaşacağız fakat açık veri henüz yeni sayılabilecek bir kavram olduğundan bu noktada karşımıza kritik bazı sorular da çıkıyor.
Kişisel Verilerimiz Açık Veri Kapsamına Girer mi?
“Kişisel veri ile açık veri arasındaki çizgiyi nasıl koruyacağız?” sorusu akla ilk gelen önemli sorulardan biri. Hangi verilerin açık veri kapsamında değerlendirileceği, hangilerinin kişisel veri sayılacağı hâlâ bir tartışma konusu. Kilit nokta, verileri açarken değinilmesi gereken; kişisel olmayan verilere, yani belirli bireyler hakkında bilgi içermeyen verilere odaklanılmasıdır.
Gelecek yazılarımızda açık veri kavramını çevreleyen kişisel veri vb. diğer kavramları açıklamaya devam edeceğiz.
Yeni yazılarımızdan haberdar olmak için e-posta abonemiz olmayı unutmayın.
Açıklama: Bu yazı açık veri gönüllülerimizden Gizay Öztürk Akın tarafından kaleme alınmıştır.
Cevap bırakın