Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, Ocak 2021’den bu yana toplanıyor. 10 Nisan 2021’de başlayan panellerin sekizincisi “Tecrübeler ve Tanıklıklar: Ölülere Yönelik Şiddeti Aileler Anlatıyor” idi. “Tecrübeler ve Tanıklıklar: Ölülere Yönelik Şiddeti Aileler Anlatıyor”” paneli 25 Nisan 2022’de gerçekleşti. Burcu Çelik moderatörlüğündeki programda Alaattin Tuğluk, Nedime Erdoğan, Ersin Umut Güler, Halise Aksoy, Sıdıka Sevilgen, Tülay Savaş, İhsan Seviktek, Sayat Tekir, Lezgin Bingöl, Hizni Doğan konuştular. Bu dizimizde paneldeki konuşmaların çözümlerini yayımlıyoruz, panelleri kayıttan da izlemek mümkün. bianet.org haberidir.
“Türkiye’de ölülere yönelik şiddet”, “Farklı İnançlar cenazelere ve mezarlıklara saldırıları konuşuyor”, “Hukukçular Ölüye Saygı ve Adaleti Konuşuyor” , “Basında Ölülere Yönelik Şiddetin Yeri” ve “Adli Tıp Kurumu Çerçevesinde Ölülere Saygı ve Adalet” , “Yas, Hafıza ve Politika” , “Ölü Bedenlere Yönelik Şiddetin Toplumsal Cinsiyetini Konuşmak” başlıklı panelleri de buradan okuyup, izleyebilirsiniz.
Bu acılar da bizle başlamadı, bu acılar bu coğrafyada yüzyıllardır vardır aslında. Hani hafızalardan siliniyor. Arşivimiz olmadığı için, bir halk olmadığımız için, bir devlet olmadığımız için çabukça unutuluyor. İyi ki böyle programlar var. En azından belki hafızalarda kalır.
Açlık grevi
Kardeşim 2015, 23 Aralıkta, Sur’da şehit düşmüştü, akşam üzeriydi. Yani şehadet haberi aldığımızda akşamüzeriydi. O akşam, birlikte şöyle hareket ettik aile olarak: Sabah cenazeyi alıp defnederiz diye düşündük.
Maalesef sabah Amed’de tüm kurumlar olmak üzere savcılık, belediye valiliği vesaire, ne kadar kurum varsa hepsine başvurduk.
10 gün, böyle, bizi oyaladılar. Her bir kurum bir diğer kurumun üstüne atttı. Böyle bizi götürüp getirirken şunu anladık o zaman: Bu şekil, bu cenazeyi alamayacağız. Böylelikle, diğer aileyle beraber cenazeleri almak için açlık grevi kararı aldık kendi aramızda.
Açlık grevi kararı alırken de çok böyle titiz davranmaya çalıştık. Dedik en azından bu açlık grevinin yeri de şey olsun, hani bir siyasi partiye ya da işte bir şeye ait olmasın. Bunun üzerine, İnsan Hakları Derneği’nde açlık grevini başlattık.
Acı bitmez
Bu süreçte, cenazelerin yerini biliyorduk. Biz de biliyorduk devlet de biliyordu. Sanırım yirmi dokuzuncu gündü. Valilikten bizi, her iki aileyi de, araştırma Hastanesi’ne çağırmıştılar. Araştırmaya Hastanesi’ne gittiğimizde, ben ve Mehmet arkadaş o cenazeleri biliyorduk ve yerlerini biliyorduk.
Yani bana o zaman şunu söyledi savcı: ‘’İhsan Bey siz bir nolu cenazeye bakın. Mehmet Bey siz de iki nolu cenazeye bakın.”
Cenazelerin bizim olduğunu onlar da çok iyi biliyorlardı ama diz çöktürme politikası biraz şey ederek, bir aya yakın cenazeleri bekletip cenazemizi öyle bize verdiler.
Şimdi cenazeleri bize verdikten sonra acılar bitmedi maalesef. Gene devam ediyordu. Her gün bir cenaze bir yerden geliyordu. Böyle bir politika vardı o dönemdi. Bir gün akşamüzeriydi, bize haber geldi.
Bu haber Yeniköy mezarında şehitlikte mezar taşlarının kırılacağı veya yazılarının sileceği şeklindeydi. Biz de oraya gittik. Kardeşimin mezarının da içerisinde olduğu birçok mezarın yazısının silindiğini ya da kırıldığını ve tahrip edildiğini gördük.
Biz o akşam, oradan geldiğimizde ikinci bir acıyla karşı karşıya kaldık. Ben de o gün mezarlıktan geldiğimde ikinci bir acıyla, bu defa evlat acısıyla, karşılaştım.
Evladımın acı haberini bu defa televizyondan öğrenmiş oldum. Güney Kürdistan topraklarında şehit düşmüştü.
Bu defa onun yasını tutmamıza izin vermediler. Onun taziyesini kuramıyordum. Hani taziye kuruyorduk ama taziye yerine işte polisler gelerek müdahale ediyordu.
Şimdi o gün bugündür onun mezar taşını arıyoruz. Yani kardeş acısı bir tarafta, bu defa evlat acısı ve mezar taşını arıyoruz.
Kürdistan’da maalesef acılar hiç bitmemiştir, hep olmuştur. Bizle de başlamamıştır. Maalesef acılar devam ediyor. Acılar her gittiklerinde gelmeye devam ediyor. Nasıl söyleyeyim yani? Bu acılar bizimle başlamadı. Bu acılar yüzyıllardır bu coğrafyada vardı.
29 isyanı bu şekil bastırarak, cenazeleri yok ederek, mezarları yok ederek, ölülere müdahale ederek ortadan kaldırmaya çalıştılar. Söyleyeceğimiz şudur, acılarla bir halkı bitiremezler, acılarla bir tarihi yok edemezler. Yolun başındayken son acı çeken biz olalım. Bizden sonra bu acıları çekenler olmasın. Gerçi de bu acıyı yaşamakla, bu acıyı anlatmak farklı bir şeydir. Bu kadarını söyleyebilirim.
* 25 Nisan 2022’deki webinar olarak gerçekleşen “Tecrübeler ve Tanıklıklar: Ölülere Yönelik Şiddeti Aileler Anlatıyor” paneli kayıtlarını Leyla İşbilir yazıya döktü, Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi yayına hazır hale getirdi. Metindeki arabaşlıklamayı bianet yaptı. Manşet görseli ve metin görsellerini Korcan Uğur düzenledi. Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi’ne çalışmayı bianet’te yayımlama imkanı verdikleri için teşekkür ediyoruz. e-posta: oluyesaygiveadalet@gmail.com
Cevap bırakın