İstanbul”da trafik güvenliği ; Dr.Suat Sarı

Dr. Suat Sarı  İBB Trafik ve Ulaşım Komisyonu Üyesi

İSTANBUL’DA TRAFİK GÜVENLİĞİ

Başlarken, nasıl bir İstanbul ile karşı karşıyayız sorusuna cevap aramamız gerekmektedir. İstanbul navigasyon ölçümleri sonucunda dünyada trafik sıkışıklığında altıncı kentlerden biridir ve bu durum 2016 yılında da 2018 yılında da aynen geçerliliğini koruyan bir durumdur. Özellikle akşam zirve saatlerinde %91’lik yoğunluğa, sabah zirve saatlerinde %43’lük bir yoğunluğa sahiptir. Eğer 4,5 sene sonra bu oran %40’ın altına inmiyorsa o zaman trafik sıkışıklığıyla ilgili problemlerimiz hala devam ediyor demektir. Çünkü gelişmiş ülkelerde bu oran %40’ların altında trafik sıkışıklığına karşılık gelmektedir. Dünyadaki en kötü trafiğe sahip 10 şehre baktığımızda %66, %70, %80 trafik sıkışıklığı yüzdeleri görülmektedir.

2016 sonu itibarıyla İstanbul’un toplu taşımada aldığı puan 10 üzerinden 1,56’dır. Park ücreti önemli bir parametredir, Saat/Euro bazında yine 10 üzerinden 1,46 park ücreti seviyesine sahiptir. Hava kirliliği değerleri 10 üzerinden 2,27, kaza oranları 10 üzerinden 4,23 ve yol kalitesi 6 olarak puanlanmıştır. Ne yazık ki İstanbul’da turistlere ve halka hizmet eden sürücülerimiz öfkelidir. Öfkede de aldıkları puan 10 üzerinden 1,49’dur. Bu da önemle halletmemiz gereken konulardan biri olarak öne çıkmaktadır.

En iyi trafiğe sahip şehirler arasında başta Düsseldorf, Zürih, Tokyo, Basel gibi kentler gelmektedir. Tüm bu şehirlerin %40’ın altına gelen bir trafik sıkışıklığı değerine sahip olduğu görülmektedir. Bu noktada halkın özellikle yeni gelen yöneticileri test edeceği, değerlendireceği önemli ögelerden biri de trafik sıkışıklığında nereden nereye geldiğimizdir.

İstanbul’un nüfus projeksiyonuna göz atıldığında, 2000 yılında 11,3 milyon nüfusun 2023’de 17,2 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Eğer göç engellenmezse bu kentte ne kadar çözüm önerisi getirsekde çok başarılı olamayacağızdır. Bu kente gelen göçü ülke geneline homojen şekilde dağıtmak, kentin nüfusunu bir noktada sabit tutmak gerekmektedir. Bu bağlamda İstanbul’u sit alanı ilan etmekle ilgili söylevlere katılmamak mümkün değildir. Kent çok büyümüş ve çok betonlaşmış durumdadır. Bu artık durmalı ve Anadolu’dan İstanbul’a göçü teşvik eden uygulamalardan uzak durulmalıdır. Aynı zaman aralığında günlük yolculuk sayılarında değişimine baktığınızda ise 2000 yılında 19,20 milyon olan günlük yolculuk sayısının, 2023’de 36 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Yalnızca nüfus değil, kent içi hareketlilik de hızlı bir seviyede artmaktadır.

Kent çok büyümüş ve çok betonlaşmış durumdadır. Bu artık durmalı ve Anadolu’dan İstanbul’a göçü teşvik eden uygulamalardan uzak durulmalıdır.

İstanbul’da toplam 36 bin km bir yol ağı bulunmaktadır ve bu ağın 4.230 km’si İBB yetkisindeki ana arterlerdir. Her gün trafiğe 306 araç katılmaktadır ki bu daha önceki yıllarda yaklaşık 400 civarında olan bir rakamdır. 2018’deki ekonomik krizin etkisi ile İstanbul’da günlük ortalama trafiğe giren yeni araç sayısı 306’ya gerilemiştir. Güncel İstanbul istatistiklerine bakıldığında özel araç sayısı 2,8 milyon, özel araç sahipliği oranı ise bin kişi için 191 araçtır. Bin kişiye düşen otomobil sayısı İstanbul’da 2000 yılında 89 araç iken 2018’de 191 araç olarak gerçekleşmiş ve son olarak 2023’te de bu rakamın bin kişi başına 229 araç olacağı öngörülmektedir. Bu rakamı Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri ile kıyasladığımızda henüz araç sahipliği oranında daha çok geride olduğumuz görülmektedir.

Diğer ele alacağımız konu ise trafik kazalarıdır. Bu konudaki net görüşüm; yerin altına binlerce km metro yapılsa da, yerin üstünde çok daha kaliteli yollar inşa edilse de eğer onu kullanan yolcuları ve sürücüler yeterince eğitilmediği takdirde hiçbir konuda başarılı olunamayacağı

yönündedir. Olmak da mümkün değildir, zaten bunun dünyada örneği de yoktur. Batıdaki ülkelerde trafik kültürü gelişmeseydi o zenginlikleriyle onlar da bizimle benzer problemler ile uğraşmaya devam edeceklerdi. 50 yıl evvel başlatılan batıdaki eğitim hareketleri meyvelerini vermiş durumdadır ve trafik kültürü batıda artık oluşmuş durumdadır. Bunu bizim de yapmamız şarttır. Kazalar giderilemediği sürece kazaların neden olduğu trafik sıkışıklıkları hep yaşanacaktır. Küçük bir kazanın yarattığı trafik sıkışıklığı 30 dakika ile 60 dakika arasında çözülebilmektedir.

Türkiye’de son on yıla bakıldığında; iş kazalarında ve meslek hastalıklarında 15 bin kişinin hayatını kaybettiği, bunun yanında bu sayının üç katı oranda insanımızın ise trafik kazalarında hayatını kaybettiği kayıtlara geçmiştir.

Dünyada her yıl trafik kazalarında 1 milyon 250 bin kişi ölmekte ve 50 milyon kişi yaralanmaktadır. Yaralanan kişilerin %10-15’i de engelli olarak hayatlarını sürdürmek zorunda kalmaktadır. Türkiye’de son on yıla bakıldığında; iş kazalarında ve meslek hastalıklarında 15 bin kişinin hayatını kaybettiği, bunun yanında bu sayının üç katı oranda insanımızı ise trafik kazalarında kaybettiğimiz kayıtlara geçmiştir. Elinizde olmayan durumları kaza olarak niteleyebiliriz ama ölüm oranları bu seviyeye gelmiş olan trafik kazalarını çarpışma olarak nitelemek daha doğru olacaktır. Söz konusu bu durumu yalnızca can kaybı ile tanımlamak da yetersizdir. Bu kazalar, ekonomik göstergelerine de olumsuz yansımaktadır.

Tıbbi masraflar, cenaze masrafları, işgücü kayıpları, ülkede kullanılan araçların %70’inin ithal olduğu bir ortamda bu araçların pert olmasının da ülkeye milli gelir açısından negatif yansımaktadır. Bunlara ek olarak, polis soruşturmaları, hastane masrafları gibi kalemlerin hepsi ülkenin görünmeyen ekonomik kayıpları olarak kayıtlara geçmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalara göre; kazalarda yaşanan ekonomik kayıp, trafik sigortası olan kayıtlı araçlarda 6,5 milyar dolardır. Kayıtsız araçlarla birlikte bu rakamın toplam 9 milyar dolara karşılık gelebileceği hesaplanmaktadır.

Toplumda trafik kültürünün oluşmaması nedeniyle son 10 yılda kayıtlara geçen kaza sayısı 1 milyon 200 binden, bu kazalarda yaralananların sayısı 300 binlerden aşağı düşmemektedir. Yalnızca son yılda hayatını kaybedenlerin sayısı 6675 olarak açıklanmıştır. Bu arada ilginç bir durum daha var, bu istatistikler 2015 ile 2014 arasında birdenbire ikiye katlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü 2014’e kadar Türkiye’nin trafikte hayatını kaybeden ve yaralı sayılarını kendi yayınlarına almamıştır. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nün sistemi kazadan sonra bir aylık süreyi izlemeyi gerektirmekte ve Türkiye bu sisteme geçince 3500’lerde giden hayatını kaybedenlerin sayısı gerçekte 7500 olarak düzeltilmiştir.

Trafik Emniyet Müdürlüğü’nün yurt çapında 2018 yılında gerçekleşen trafik kazalarına ilişkin yapılan analizine göre; hayatını kaybedenlerin %43’ünü sürücüler, %34’ünü yolcular ve %22’sini de yayalar oluşturmaktadır. Bu kazalarda hayatını kaybedenlerin yoğun olduğu yaş grubu 0-20 yaş aralığıdır. Son on yıldaki rakamlara göre 0-9 yaş arasındaki çocukların bu kazalarda hayatını kaybetme sayısı 151’den 331’e çıkmış durumdadır. 15-17 yaş grubunda ise bu rakamlar 6.930’dan 18 binlere çıkmış durumdadır. Bunun başlıca sebebi, trafik kültürünü ve eğitimini vatandaşlarımıza yeterince verememiş olmamızdır. Eğitim seviyesi yükseldikçe kazaya karışma oranının azaldığı bir başka göstergedir.

Türkiye’deki araç sayısı
(23 Milyon) Almanya’daki araç sayısının (57 Milyon) yarısından az iken ülkemizde kazalarda yaşanan can kaybı 7 bin, Almanya’da ise 3 bin kişidir.

İstatistiklere göre trafik kazalarında Avrupa ülkelerine göre 6 kat daha fazla çocuk can kaybı yaşamaktayız.

KENT İÇİ GÜNLÜK NÜFUS HAREKETLİLİK YOLCULUK PROJEKSİYONU

ORANI

Avrupa Birliği’nin 2010 yılında başlattığı trafik ölümlerini 2050’de sıfırlamayı (Vision Zero) hedefleyen bir projesi bulunmaktadır. Bu proje başlatıldığında hayatını kaybedenlerin sayısı milyonda 63 iken, 2017’de milyonda 49’a inmiş durumdadır. Ülkemizde bu sayı bugün itibariyle milyonda 93’tür.

Tüm bu çarpışmalarda aradığımız cevap İstanbul ne durumdadır? Bu çalışmalar ağırlıklı olarak ülke geneli için yapılmaktadır. Bunu İstanbul ölçeğinde incelediğimizde ölümlü ve yaralanmalı kazaların 16 bin civarında gerçekleştiği görülmektedir. Bu sayı maddi hasarlı kazalara baktığımızda 311.480 kazaya çıkmaktadır. Kaza anında ölü sayıların 154, Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre takibi yapılmış vakalar ile birlikte bu rakamın 287 olduğu tespit edilmiştir. İstanbul’daki kazalarda yılda 411 kişi hayatını kaybetmektedir. Bunların 160’ı sürücü, 89’u yolcu, 192’si de yayadır.

İstanbul’daki trafik sıkışıklığının sebeplerinden biri de her yıl gerçekleşen yaklaşık 300 bin maddi hasarlı kazadır. İstanbul’da hâli hazırda tespit edilen 22 tane kara kaza noktası vardır. Yeni yönetim bunlara el atacak ve bu noktaları daha güvenli hale getirecektir. Çünkü yapılan birçok geometrik düzenleme, yapılan birçok kavşak düzenlemesi, kent içi trafik mühendisliği normlarına uygun değildir. Yol mühendisiyle kent içi trafik mühendisi ayrı konulardır. Kent içi trafik mühendisliği, inşaat mühendisinden evirilerek kavşak yapmayı öğrenmek değildir.

Bu arada zaman zaman popülizm adına ülkemizde hız artırımları gündeme gelmektedir. Dünyada hız arttırarak trafiğini düzenlemiş hiçbir kent ve otorite yoktur. Hız artırımı psikolojik olarak bile insanları negatife götüren bir unsurdur ve çok tehlikelidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 89 km/saatten 105’e yükseltince ölüm oranları %21 artmıştır. Almanya’ya baktığımızda 60 km’den 50 km’ye düşürülmesiyle kazalar %20 azalmıştır.

İstanbul’da resmi kayıtlara göre her gün 797 kaza meydana gelmektedir. Kayıt dışı olan kazalar ile beraber her gün yaklaşık 1000 kaza gerçekleşmektedir. Sürücü sayılarına bakıldığında, ülke nüfusuna oranla şu anda 7 kişiye bir otomobil düşmektedir. İstanbul’da bu sayı 5,4 kişiye bir otomobildir. Avrupa’ya, Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımızda bu oranlar çok daha yüksektir ve önümüzdeki yıllarda araç sahipliliğimiz daha çok artacaktır. Bu açıdan gelecekle ilgili planlarımızı çok iyi yapmamız gerekmektedir.

Bunlara ek olarak dile getirilebilecek kaza nedenleri şunlardır;
▶ Sürücü sağlığı kaynaklı hatalar
▶ Teknik sorunlardan kaynaklanan hatalar ▶ Sürücülerin teknik olarak yetersizliklerinden kaynaklanan hatalar

Türkiye’deki araç sayısı (23 Milyon) Almanya’nın (57 Milyon) yarısından az iken ülkemizde kazalarda yaşanan can kaybı 7 bin, Almanya’da ise 3 bin kişidir.